Uzman Klinik Psikolog Buse Gökçe, bipolar bozukluğun kişinin ruh halindeki sürekli dalgalanmalar nedeniyle yaşam kalitesini olumsuz etkilediğini belirtti. Gökçe, toplumda her 100 kişiden 1-2'sinde görülen bu bozukluğun, genellikle 15-35 yaş aralığındaki genç erişkinlerde ortaya çıktığını ve kadın ile erkeklerde eşit oranda görüldüğünü vurguladı.

Bipolar bozukluğun, depresyon ve enerjinin arttığı manik dönemlerle seyreden yaygın bir ruhsal hastalık olduğunu ifade eden Gökçe, hastalığın kesin nedeninin henüz belirlenemediğini söyledi. Genetik, nörokimyasal ve çevresel faktörlerin karmaşık etkileşimi sonucu ortaya çıktığını belirten Gökçe, genetik yatkınlığı olan bireylerde bu bozukluğun daha sık görüldüğünü ve stresli yaşam koşullarının, ağır travmaların ve sevilen birinin kaybının bipolar bozukluğu tetikleyebileceğini açıkladı.

Bipolar bozukluk belirtilerinin kişiden kişiye değişebileceğini ve farklı yoğunluklarda olabileceğini söyleyen Gökçe, manik belirtiler arasında enerji artışı, aşırı mutluluk, kendini önemli hissetme ve ajitasyonun öne çıktığını, depresif belirtilerde ise enerji eksikliği, değersizlik hissi, özgüven düşüklüğü ve intihar düşüncelerinin görüldüğünü belirtti.

yalnizligin-bir-kotu-ozelligi-daha-yalnizlik-ve-stres-beyni-kucultuyor

Gökçe, mani döneminde aşırı neşeli ve coşkulu hissetme, özgüvende artış, uyku ihtiyacında azalma, hızlı konuşma, çok para harcama, cinsel dürtülerde artış, alkol ve uyuşturucu kullanımı, sabırsızlık ve uygun olmayan davranışların arttığını ifade etti. Depresif dönemde ise keyifsizlik, enerji eksikliği, konsantrasyon zorluğu, umutsuzluk hali, uyuma güçlüğü, iştahsızlık ve intihar düşüncelerinin öne çıktığını belirtti.

Karma dönemde hem mani hem de depresif atağa ait belirtilerin birlikte görüldüğünü belirten Gökçe, kişinin çok mutlu bir ruh hali içindeyken kısa süre sonra kendisinden şüphelenir hale gelebileceğini söyledi. Bipolar belirtilerinin her gün görülmesi ve en az bir hafta veya daha uzun sürmesi gerektiğini vurgulayan Gökçe, mani döneminin genellikle aniden ortaya çıktığını ve bu dönemde kişilerin hasta olduklarının farkında olmayabileceğini ve tedaviyi reddetme eğiliminde olabileceklerini belirtti.

Bipolar bozukluğun yaşam kalitesini etkileyebileceğini ve işlevsellikte ciddi sorunlara neden olabileceğini söyleyen Gökçe, uygun tedavi ve destekle birçok kişinin semptomlarını yönetebileceğini ve dengeli bir yaşam sürdürebileceğini ifade etti. Atak dönemlerinin gözlemlenmesinin önemli olduğunu belirten Gökçe, hastaların hekimle işbirliği yapmasının ve yakın çevresinin desteğinin önemli olduğunu vurguladı.

Tedavinin genellikle ilaç tedavisi ve psikoterapinin bir kombinasyonunu içerdiğini söyleyen Gökçe, ilaç tedavisinde duygudurum dengeleyicileri, antidepresanlar ve antipsikotik ilaçların kullanılabileceğini belirtti. Psikoterapinin, bireyin hastalığını daha iyi anlamasına, stresle başa çıkma stratejileri geliştirmesine ve yaşam kalitesini artırmasına yardımcı olabileceğini ifade etti.

Muhabir: ÖZGE UĞULU