Sağlık

Zayıf ve uzun boylu kadınlar risk altında: çikolata kisti riski en çok onlarda oluşuyor!

Kadınlar arasında yaygın görülen endometriozise (çikolata kisti) dikkat çekerek önemli açıklamalarda bulunan Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Hasan Barış Hamidanoğlu, endometriozisin ağrılı adet dönemleri, pelvik ağrı, ilişki sırasında ağrı ve doğurganlık sorunlarına neden olabileceğini vurguladı

Abone Ol

Op. Dr. Hasan Barış Hamidanoğlu, çikolata kistinin kadınlar arasında sık rastlanan ciddi bir sağlık sorunu olduğunu belirterek, "Endometriozis, rahim içi dokuya benzer bir dokunun rahim dışında büyümesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır. Genetik yatkınlık, hormonal dengesizlikler, menstrüel akışın rahim dışına doğru geri kaçması ve bağışıklık sistemi sorunları bu hastalığın oluşumunda rol oynayabilir. Endometriozis, kadınların yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen ağrılı adet dönemleri, pelvik ağrı, cinsel ilişki sırasında ağrı ve doğurganlık sorunlarına neden olur. Hastalık, genellikle ilerleyici ve nüks edici bir seyir izler" dedi.

Hamidanoğlu, endometriozisin tanısında genellikle geç kalındığını ancak laparoskopi gibi yöntemlerle farkındalığın arttığını belirterek, "Hastalığın en yaygın belirtisi ağrı ve infertilitedir. Ergenlik döneminde en sık görülen semptom ağrıdır. Tedavinin kısa vadeli iki amacı ağrının giderilmesi ve doğurganlığın sağlanmasıdır. Medikal tedavi sonrası hastalığın tekrarlama oranı ilk yıl yüzde 5-15, sonraki beş yıl içinde yüzde 40-50’dir. Cerrahi sonrası ise bu oran yüzde 15-20’ye çıkmaktadır. Endometriozisin görülme sıklığı genel olarak yüzde 10-11 civarındadır. Postmenopozal dönemde ise östrojen kullanımı ile ilişkilidir ve insidans yüzde 5 civarındadır" şeklinde konuştu.

Op. Dr. Hamidanoğlu, kızıl saç, zayıflık ve uzun boy gibi özelliklerin endometriozisle ilişkilendirildiğini ifade ederek, "Ailede endometriozis öyküsü olan kadınlarda risk daha yüksektir. Çevresel ve genetik faktörlerin etkisi araştırılmaktadır. Düşük vücut kitle indeksi, doğumda ikiz eşine sahip olmak, infertilite öyküsü, erken adet görme, kısa adet döngüsü ve düşük doğum ağırlığı gibi etkenler riski artırırken, yüksek beden kitle indeksi ve artmış bel-kalça oranı gibi faktörler riski azaltır" dedi.

Tanı sürecinde ilk olarak transvajinal ultrason yapıldığını belirten Hamidanoğlu, bunun spesifik bir bulgu vermediğini söyledi ve ekledi: "MR, derin endometriozis ve endometrioma tespitinde iyi bir yöntemdir ancak negatif bir MR tanıyı dışlamaz. Tanıda altın standart laparoskopidir. Tedavi sürecinde ağrı ve infertilite için medikal ve cerrahi yöntemler kullanılır. Ağrı tedavisinde hedef östrojendir. Cerrahi tedavi sonrası ağrının tekrarlama oranı 1 yılda yüzde 15, 5 yılda yüzde 35 ve 7 yılda yüzde 50’dir. Derin endometriozis genelde multifokal olduğundan tekrarlayan cerrahilerden kaçınılmalı ve tam bir cerrahi tek seferde yapılmalıdır. Doğurganlık açısından en başarılı yöntem IVF'dir. Cerrahiden sonra iki yıl içinde gebelik oluşmazsa doğal yolla gebelik ihtimali yok denecek kadar azdır."

Op. Dr. Hamidanoğlu'nun açıklamaları, endometriozisin tanı ve tedavisinde farkındalık oluşturmayı amaçlıyor. Kadınların bu konuda bilinçlenmesi ve erken tanı için düzenli kontrollerini ihmal etmemeleri gerektiğinin altını çizdi.