Menopozun, son adet döneminden itibaren 12 aylık bir sürecin ardından kabul edildiğini ifade eden Dr. Poçan, bu dönemin aniden değil, bir ila iki yıl süren bir geçiş dönemiyle yaşandığını belirtti. Bu süreçte kadınların adet periyotlarında düzensizlikler, ateş basmaları, gece terlemeleri ve uyku bozuklukları gibi şikayetlerle karşılaşabildiğini söyledi.

Dr. Poçan, menopoz öncesi dönemde kadınların erkeklere göre dört kat daha az kalp damar hastalığı riski taşıdığını, ancak menopoz sonrası bu avantajın kaybolduğunu belirtti. Ayrıca, menopoz sonrası dönemde kemik erimesi (osteoporoz) ve kırık riskinin arttığını, bunun yanı sıra kanser risklerinin de dikkate alınması gerektiğini vurguladı. Bu dönemde kadınların metabolik değişiklikler ve sosyal hayatlarındaki bazı değişimler nedeniyle kilo almaya eğilimli hale geldiğini ve obezite riskinin de artabileceğini belirtti.

Menopoz sonrası dönemde ortaya çıkan kanamaların önemsenmesi gerektiğinin altını çizen Dr. Poçan, bu kanamaların altında yatan ciddi hastalıkların araştırılması gerektiğini ifade etti. Menopoz sonrası dönemde düzenli sağlık kontrollerinin önemine değinen Dr. Poçan, şeker hastalığı, kolesterol yüksekliği gibi kronik hastalıkların taranması, karaciğer ve böbrek fonksiyon testlerinin yapılması gerektiğini söyledi. Ayrıca, yılda en az bir kez tansiyon ölçümü, meme kanseri ve serviks kanseri taramaları gibi testlerin de ihmal edilmemesi gerektiğini belirtti.

Dr. Poçan, menopoz sonrası dönemde uygulanan hormon tedavisinin, özellikle ateş basmaları ve genital atrofiyi kontrol altına almada etkili olduğunu ifade etti. Menopozun, toplumda olumsuz algılanmasına rağmen, bu dönemin kadınların zihinsel ve bedensel olarak olgunlaştıkları, daha verimli hale geldikleri ve bazı yönlerden daha bağımsız ve özgür oldukları bir süreç olduğunu sözlerine ekledi.

Muhabir: Fatma İnan