Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Hakan Düğer, obezitenin yalnızca kalori alımıyla ilişkili bir sorun olmadığını belirterek, bu durumun hormonlar, sitokinler ve yaşam tarzı gibi birçok faktörün etkisiyle şekillenen karmaşık bir hastalık olduğunu söyledi. Düğer, obezitenin, kronik ve tekrarlayan bir endokrin bozukluğu olarak tanımlandığını ifade etti.

Obezite tedavisinde sadece kalori azaltmanın çoğu zaman yetersiz kaldığını vurgulayan Doç. Dr. Düğer, vücudun enerji harcama kapasitesinin kişiye göre değişebildiğini ve düşük kalori alımının bazal metabolizma hızını düşürebileceğini belirtti. Bu durumun beklenen kilo kaybını engelleyebileceğini kaydeden Düğer, kalori hesabına dayanan klasik formüllerin çoğu durumda hastaların gerçek sağlık durumunu yansıtmadığını ifade etti.

Doç. Dr. Düğer’e göre, kilo kontrolü vücut tarafından hormonlar aracılığıyla sıkı bir şekilde düzenleniyor ve obezitenin tek sebebi aşırı kalori alımı değil. Vücuttaki sistemlerin çoğunun hormonlarla kontrol edildiğini söyleyen Düğer, kilo yönetiminin yalnızca bilinçli yeme tercihleri ile sınırlandırılamayacağını, hormon dengesinin bu süreçte büyük rol oynadığını belirtti.

İnsülin Seviyesi ve Yağ Depolanması Arasındaki İlişki

Doç. Dr. Düğer, obezitenin tedavisinde insülin seviyelerinin düşürülmesinin önemli bir etken olduğunu vurguladı. Yüksek insülin düzeylerinin, vücutta yağ depolanmasını tetikleyebileceğine işaret eden Düğer, insülin direnci sorununa dikkat çekerek, bu durumun obeziteye katkı sağladığını ifade etti. Karbonhidrat alımının azaltılmasıyla insülin seviyelerinin kontrol altına alınabileceğini belirten Düğer, böylece kilo alımının önüne geçilebileceğini belirtti.

Diyabet Her Zaman Obeziteyle Birlikte Görülmeyebilir

Düğer, yüksek obeziteye sahip bazı bireylerde diyabet görülmediğini, ayrıca bazı normal kilolu kişilerde ise tip 2 diyabet oluşabileceğini belirtti. Bu durumun temelinde pankreasın insülin üretimindeki farklılıkların etkili olduğunu söyleyen Düğer, her bireyin diyabete yatkınlık seviyesinin farklı olduğunu ve yağ dokularının pankreas üzerindeki baskısının kişiden kişiye değişebileceğini dile getirdi.

Diyabetin Önlenebilir ve İyileşebilir Bir Hastalık Olduğu Görüldü

Tip 2 diyabetin yıllarca kronik ve ilerleyici bir hastalık olarak kabul edildiğini belirten Düğer, bariatrik cerrahi operasyonlarının, diyabetin aslında tamamen iyileşebileceğini gösterdiğini kaydetti. Ancak cerrahi müdahalenin her hasta için uygun bir çözüm olmadığını belirten Düğer, ameliyat olmadan da aynı faydaların sağlanabileceğine dikkat çekti.

Obeziteyle Mücadelede Akdeniz Diyeti ve Karbonhidrat Kontrolü

Doç. Dr. Düğer, obeziteyle mücadelede diyetin önemine de değinerek, düşük karbonhidratlı ve glisemik indeksi düşük diyetlerin yanı sıra Akdeniz diyetinin kilo kontrolünde faydalı olabileceğini ifade etti. Rafine tahıllar ve şekerlerin diyabet riskini artırabileceğini belirten Düğer, rafine edilmemiş karbonhidratların tercih edilmesi gerektiğini vurguladı.

Uzmanlar, obezite ve diyabet gibi kronik hastalıklarla mücadelede sadece kalori hesabına odaklanmak yerine hormon dengesini korumaya yönelik kapsamlı stratejiler geliştirilmesi gerektiği görüşünde birleşiyor.

Muhabir: Canan Kaya