Ekonomik koşullar, Ceza Kanunu’nda yapılan düzenlemeler, sosyo-ekonomik farklar, etnik kökeni farklı grupların dezavantajlı duruma getirilmesi ve kutuplaşmalar küçük mafyalaşma ve sokak ortası hesaplaşma olaylarının sayısını artırmaya devam ediyor. 

Zayıflayan iş hacmi kaygıları artırdı 

Sosyolog Gökhan İlhan, mülteci sayısındaki artışın kültürel çatışmalarla birlikte sosyal ekonomik çatışmaları da beraberinde getirdiğini ifade etti. Çatışmaların ve gruplaşmaların temelinde ekonomik kaygılar ve sıcak para ihtiyacı olduğunu vurgulayarak, “Metropol şehirlerde bilhassa iş gücünde kayıt dışı vergi ve sigortasız kaçak çalışan belli bir mülteci grubu var. İnşaat sektöründe, tarım sektöründe beden gücüyle çalışan vasıflı olmayan mülteciler var. Buda kendi ülkemizde var olan vatandaşlarımızın iş hacmini zayıflatıyor. Daha doğrusu ucuz yevmiye ile çalışan ve sosyal güvence istemeyen belli mülteci kitlesi oluştu. Merdiven altı çalışılan yerler de işverenin işine gelmekte. Günübirlik sıcak parayı elinde tutmak isteyen, başkalarını çevresinde, mahallesinde, dükkanının yanında dükkan istemeyen kitleler oluştu. Bir bakışla dahi çatışmalar doğuyor. Dediğim gibi temelinde daha çok ekonomik hırs, daha çok rant, daha fazla kazanma hırsı var” dedi. 

'Ceza müddeti katı olmalıdır'

Niteliksiz göçlerin suç oranını artırdığına ilişkin açıklamalarda bulunan İlhan, İnfaz Yasası’ndaki esnekliklerin suça eğilimi yükselttiğini vurgulayarak, “Şahıs kendi eşinden, dostundan doğduğu topraklardan kopup metropol şehirlere geliyor. Bir meslek, sanat sahibi değilse metropol şehirlerde kolay para kazanmanın yollarını arıyor. Uyuşturucu, silah, kavga derken zamanla kirli işlere bulaşıyor ve içinde kalıp eriyip gidiyor. Bu şahıs bir yıl içinde zincirleme birçok suça bulaşıyor, kayıtlara geçiyor. Hafif derecede cezasını yatıp dışarı çıkıyor. Ceza Kanunu’nda son zamanlarda İnfaz Yasası’ndaki esneklikler bir anlamda suça meyilli olanlarda cesaret yaratıyor. ‘Ne olacak girer çıkarım’ düşünceleri yaygınlaşıyor. Ceza hukuk sistemi yetkililerce tekrar gözden geçirilmeli ve elini kolunu sallayan istediği gibi toplumsal huzuru bozmasına tavizsiz müsaade edilmemelidir. Caydırıcılık adına ceza süreleri uzun olmalı ve esnek indirimler olmamalıdır. Özellikle metropol, kalabalık şehirlerde suç oranları daha yüksek ve gece 12’den sonrası sokaklar suç işlemeye uygun. Bilhassa kadına şiddet, çocuk tacizleri, terör, uyuşturucu, kesici alet veya silahla yaralama gibi suçlar sıradan gözükmemelidir. Ceza müddeti katı olmalıdır” ifadelerini kullandı. 

Zincirleme suça önlem! 

Zincirleme suç işleyen bireyler için bir sınırlama, bir metot uygulanması gerektiğine dikkat çeken İlhan, benzer olaylarla aynı suçu bir yıl içinde iki kez işlemiş kişilerin denetimli serbestlik süresini memleketinde geçirmesinin sağlanması gerektiğini söyledi. Eş, dost, akraba yanındaki bireylerin suç işleme imkanlarının zayıflayacağını vurguladı. Seyahat özgürlüğüyle ilgili düzenlemelerin engel teşkil edebileceğine işaret ederek, bu konuda yeni fikirler ve yasalarla önlemler alınması gerektiğini söyledi.

Kaynak: ÖZGE UĞULU