Dünya’da birçok global sorun yaşanıyor. Henüz çok yakın bir geçmişte yaşadığımız Kovid-19 salgını hastalık hastalığın ilk döneminde ölümlerin oldukça çok olduğu o ilk etapta hepimiz dünyanın sonunun gelmiş olabileceğini belki bir kez düşünmüş olabiliriz. İşte böyle global bir sorun sonucunda dünyada çok az insanın kaldığı bir senaryo ile güzel vakit geçirebileceğiniz bir öneri vereceğim bugün.
Dünyanın sular altında kaldığı bir gelecekte geçen senaryoda başrolü Kevin Costner üstleniyor. Costner’ı tanımayan yoktur ama varsa diye hakkında ufacık bahsedebilirim. Costner, 1990’ların en popüler Hollywood aktörlerinden biridir. Sektöre Richard Burton’ın cesaretlendirmesiyle girmiştir. ‘The Bodyguard’ isimli filmdeki ‘Frank’ rolüyle hafızalara kazınmış ve bu sektörde onlarca filmde boy göstermiştir. Bu filmlerinden biri de bahsettiğim “Su dünyası (Water World)” filmi. Filmde Eddy Richardson isimli mutant bir insana hayat vermekte. Başrolün bir diğer sahibi ise ‘Helen’ karakterine hayat veren Jeanne Tripplehorn. Onu da “Temel İçgüdü” filmindeki ‘Dr. Beth Garner’ karakteriyle tanımış olabilirsiniz.
Filmin konusu bahsettiğim üzere dünyanı sular altında kaldığı bir gelecekte insan ırkının hayatta kalma mücadelesini işliyor. Sonu belli olmayan bir deryanın ortasında köhne sandallarda ve yerleşik olmayan şehirlerde yaşamaya çalışan insan ırkından birkaç kişi ‘Dryland (Kuru Ülke)’ denilen bir yerin varlığına inanıyor ve bu ülkeyi bulmak istiyor. Bu insanları ise İnfazcı denilen bir adam yönetiyor ve buradakilerin en çok korktuğu şey ise yağmacı çeteler.
Costner’ın hayat verdiği Eddy karakteri bir denizci. Küçük yelkenlisiyle yağmacılardan kaçarak denizlerde dolaşan denizci, günün birinde bir şehre varmayı başarıyor. İhtiyar heyeti denizcinin şehirdeki kadınları hamile bırakmasını istiyor. Denizci ise bunu reddederek yoluna gitmeye kararlı. Bu sırada yağmacıların şehri istila etmesi ise buradaki insanlarla denizcinin kaderini birleştirmiş olur. Filmin gidişatında sonraki hamleleri tahmin etmek güç değil, ancak filmin akıcılığı kendini gayet izletiyor. Sonunda hüzünleneceğiniz güzel bir yapım olduğunu düşünüyorum.
Filmle ilgili başka bir bilgi ise Kevin Costner’ın filmin yalnızca başrol oyuncusu değil aynı zamanda filmin yapımcılarından birisi olması. Film söylentilere göre Hollywood’da oldukça eleştiri almış ve gişede de oldukça büyük hüsrana uğramış, 175 milyon dolarlık bütçeyle çekilen filmin hasılatı sinemada 300 milyon doları geçememiştir. Filmi izlerken bu kadar büyük bir bütçeyi nereye harcamışlar diye düşünebilirsiniz ki, ben filmi izledikten sonra yaptığım araştırmayla bunu düşündüm. Film kesinlikle güzel, ancak eski bir DVD filmi izliyorsunuz havası veriyor ve düşük bütçeli bir TV filmi izliyor gibi hissediyorsunuz. Bunun aslında bir diğer nedeni de Kevin Costner’ın inanılmaz bir ‘Western’ filmi tutkunu olması diye düşünüyorum. Filmde yer alan materyallerin ve senaryonun da sanki suda geçen bir Western filmi gibi hissettirdiğini göreceksiniz. Ancak film birçok eleştirisel ögesine rağmen bana keyifli bir akşam geçirtti. Tavsiye ediyorum, iyi seyirler.
‘Su Dünyası’
Dilek Çakır Durak
Yorumlar