Sağlık

Türkiye'de obezite oranı yüzde 17'ye ulaştı

Türkiye’de obezite oranının yüzde 17’ye ulaştığını ve bu oranın her yıl artış gösterdiğini belirten İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Sena Arıcı, bu ciddi sağlık sorununun etkili bir şekilde yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Dr. Arıcı, obezitenin dünya genelinde önemli bir sağlık sorunu olarak kabul edildiğini belirterek, toplumun obezite konusunda daha fazla bilinçlenmesinin faydalı olacağını ifade etti

Abone Ol

Obezitenin, vücutta aşırı miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıktığını ve genellikle Vücut Kitle İndeksi (VKİ) ile değerlendirildiğini belirten Dr. Arıcı, VKİ’nin 30 veya üzeri olmasının obezite olarak kabul edildiğini söyledi. Obezitenin genetik, çevresel, davranışsal ve metabolik faktörlerin bir kombinasyonundan kaynaklandığını ifade eden Dr. Arıcı, bu faktörler arasında sağlıksız beslenme alışkanlıkları, düşük fiziksel aktivite düzeyi, hormonal dengesizlikler ve psikolojik etkenlerin yer aldığını belirtti.

Obezitenin; kalp hastalıkları, Tip 2 diyabet, yüksek tansiyon, bazı kanser türleri ve eklem problemleri gibi birçok ciddi sağlık sorununa yol açtığını hatırlatan Dr. Arıcı, ayrıca yaşam kalitesini etkileyen psikolojik sorunlara da neden olabileceğini dile getirdi. Bu nedenle, obezitenin önlenmesi ve yönetimi için sağlıklı beslenme alışkanlıkları geliştirilmesi, düzenli fiziksel aktivite yapılması ve yeterli uyku alınmasının önemine dikkat çekti. Dr. Arıcı, bireylerin sağlık profesyonelleri ve diyetisyenlerden destek almasının, kişisel sağlık hedeflerine ulaşmada önemli bir rol oynadığını kaydetti.

Toplumda obeziteye dair yanlış bilinen birçok düşünce olduğunu belirten Dr. Arıcı, bu yanlış kanılardan üçünü öne çıkardı: “Öncelikle, obezitenin sadece kişisel bir sorun olduğu düşünülüyor, oysa ki obezite, genetik ve çevresel faktörlerin etkisiyle toplumsal bir sağlık sorunudur. İkinci olarak, sadece kalori kısıtlamasının yeterli olduğu düşünülüyor; ancak obezitenin yönetimi, dengeli bir diyet ve düzenli egzersiz ile sağlanmalıdır. Üçüncü yanlış düşünce ise obezitenin tedavi edilemeyeceği inancıdır. Aksine, obezite tedavi edilebilir ve yönetilebilir bir durumdur.”

Günümüzde obezite tedavisinde kullanılan ilaçların daha etkili ve güvenli hale geldiğini belirten Dr. Arıcı, yeni nesil anti-obezite ilaçlarının iştah kontrolü ve metabolizmayı iyileştirmeye yönelik olduğunu ifade etti. Şiddetli obezite vakalarında ise bariyatrik cerrahi yöntemlerin etkili bir seçenek olabileceğine dikkat çekerek, gastrik bypass, sleeve gastrektomi gibi tekniklerin mide kapasitesini kısıtlayarak veya besin emilimini azaltarak kilo kaybını desteklediğini belirtti. Gelişmiş teknolojiler sayesinde bu cerrahilerin minimal invaziv ve robotik yöntemlerle yapıldığını, bu sayede daha hızlı iyileşme süresi ve daha az komplikasyon riski sunulduğunu söyledi.

Obezite tedavisinde psikolojik destek ve bilişsel davranışçı terapi gibi davranışsal tedavilerin de önemine vurgu yapan Dr. Arıcı, bu tür yaklaşımların yiyecek ve beden algısını değiştirmeye yönelik stratejiler sunduğunu ve böylece kilo verme sürecine katkı sağladığını belirtti. Ayrıca, obezite tedavisi üzerine yapılan araştırmalar ve klinik denemelerin, yeni tedavi seçeneklerinin geliştirilmesine katkıda bulunduğunu ve bu sayede kişiselleştirilmiş tedavi yaklaşımlarının önünün açıldığını ifade etti.