Uzman Psikolojik Danışman Şura Saka, geniş ailelerde büyüyen ve ekonomik özgürlüğü ebeveynlerine bağlı olan çiftlerin, evin büyüklerinin kuralları ve dinamikleriyle yaşamaya başladığını belirtti. Bu durumun, çocukların yetiştirilmesi, ev işlerinin bölünmesi ve ekonomik harcamalar gibi konularda çiftlerin kendi isteklerini dile getirememesine neden olduğunu vurgulayan Saka, “Bu şekilde yaşayan bireyler, hayattan ‘alacaklı’ hissedebilir ve bu durumu çocuklarına yansıtabilirler” dedi.

Ebeveynlerin, çocuklarının kendi isteklerini reddettiğinde suçluluk uyandıran cümlelerle baskı kurabildiğini belirten Saka, “Ben çok hastayım, beni çok üzüyorsun”, “Senin için hayatımdan vazgeçtim, şimdi sen bana böyle mi teşekkür ediyorsun?” gibi ifadelerin sıkça kullanıldığını söyledi.

Evlilikte çatışmalar olabilir

Ebeveynlerin yeni evli çiftleri yönetme beklentisinin sürdüğünü belirten Saka, bazı ebeveynlerin çocuklarının bağımsız bir yaşam kurmasını istemeyebileceğini ve bu durumun evlilikte çeşitli çatışmalara yol açabileceğini ifade etti. Saka, “Ebeveynlerine sınır koyamayan bir kişi, yaşamını ebeveynlerinin insiyatifinde sürdürebilir. Evli çocuğunun maaşını, birikimini isteyen, izinsiz evlerine giren, onların planlarını yöneten ebeveynler bu duruma örnek olabilir” dedi.

Saka, çiftlerin evlenmeden önce aile kurma, sorumlulukların paylaşımı ve ebeveynlerle ilişkide sınır koyma konularında konuşmalarının faydalı olacağını belirtti. Ayrıca, kardeşler ve ebeveynlerle ilişkilerde sınırları korumanın bireylerin sorumluluğu olduğunu vurguladı.

Son olarak, Saka, tüm bu sorunları çözemeyen, hayır diyemeyen ve suçluluk hisseden kişilerin terapi almasının yararlı olacağını ifade etti.

Muhabir: Nazlı Şentürk