Dr. Böyük, ultrasonun böbrek taşlarını görüntülemede radyasyon içermemesi ve güvenli olması nedeniyle tercih edilen ilk yöntem olduğunu ifade etti. Özellikle çocuklar ve hamile hastalar için uygun bir seçenek olan ultrasonun, üreter taşlarını göstermek konusunda yetersiz kalabildiğini belirtti. Röntgen, opak taşları görüntülemede yardımcı olabilir, ancak taşın boyutu ve anatomisi hakkında net bilgi sağlamadığı için sık kullanılmaz. Bilgisayarlı tomografi ise, taşların yerini, boyutunu, sertliğini ve yoğunluğunu detaylı bir şekilde gösterdiği için tanıda altın standart olarak kabul edilmektedir. Eski cihazların yüksek radyasyon maruziyeti sunduğunu hatırlatan Dr. Böyük, yeni nesil cihazların daha düşük dozda radyasyonla görüntüleme sağladığını ekledi.

Böbrek taşlarının tedavisi, hastanın yaşı, sağlık durumu, kullanılan ilaçlar ve taşın boyutuna bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Dr. Böyük, 2 cm’den küçük taşlar için ESWL (ses dalgaları ile taş kırma) yönteminin uygulanabileceğini belirtti. Bu yöntem, anestezi gerektirmeden taşların ses dalgaları ile kırılmasını sağlar ve genellikle cerrahiye göre daha güvenli ve maliyet açısından avantajlıdır. Ancak, kan sulandırıcı ilaç kullanan hastalarda uygun olmayabilir. Gebe hastalar için ise yalnızca radyasyon yaymayan ultrasonik cihazların kullanılabileceğini, eski ESWL cihazlarının kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

Bir diğer tedavi yöntemi, üreterorenoskop (URS) yardımıyla yapılan endoskopik ameliyatlardır. Bu yöntemde, idrar yolundan kamera yardımıyla girilerek taşlar lazer ile kırılır. Taşlar genellikle küçük parçalara ayrılarak vücut tarafından atılır, ancak büyük parçalar özel aletlerle çıkarılır. Flexible URS, bükülebilir bir versiyon olup genellikle 2 cm’den küçük taşlarda tercih edilmektedir. Büyük taşlar içinse birden fazla seans gerekebilir. 2 cm’den büyük taşlar veya diğer yöntemlerle tedavi edilemeyen durumlarda perkütan nefrolitotomi (PNL) seçeneği devreye girer. Bu yöntemde, sırt bölgesinde küçük bir kesi yapılarak böbreğe bir tüp yerleştirilir ve taşlar lazerle parçalanarak çıkarılır.

Son olarak, yaz aylarında aşırı terleme ve yetersiz sıvı alımının idrarda su miktarını azalttığını ve tuz ile minerallerin oranını artırdığını belirten Dr. Böyük, bu durumun idrarın yoğunluğunu artırarak kristallerin oluşumuna yol açabileceğini ifade etti. Kristallerin zamanla taşlara dönüşebileceğini söyleyen Dr. Böyük, sıvı alımının kısıtlanmadığı durumlarda günde 2,5-3 litre su içilmesinin ve uygun diyet uygulanmasının böbrek taşı oluşumunu engellemeye yardımcı olacağını ekledi. Ayrıca, böbrek taşı öyküsü bulunan hastaların 3-6 ay aralıklarla düzenli kontrollerini yaptırmalarının önemini vurguladı.

Muhabir: İPEK KIRCA