Sosyal medya günümüz hayatımızın ayrılmaz bir parçası haline geldi. Her gün farklı platformlarda saatler harcıyor, bilgi ediniyor, iletişim kuruyor ve eğleniyoruz. Ancak sosyal medyanın toplumda kapladığı yer arttıkça, konunun endişelenilmesi gereken kısmı da büyüyor. Bu platformlar ne kadar yararlı olursa olsun, aynı zamanda yanlış bilgilerin yayılması, ayrımcılık ve bağımlılık gibi ciddi sorunlara da yol açabildiğini görmekteyiz.
Geçtiğimiz hafta, Harvard Hukuk Fakültesi'nden Profesör Lawrence Lessig, Decoder ile yaptığı röportajda sosyal medyanın mevcut sorunlarının temelinde bu platformların ticari amaçlarının yattığını belirtti. Lessig'e göre sosyal medya şirketleri, kullanıcıların ilgisini çekmek ve etkileşimlerini artırmak için düşünülenden daha yalnızlaştırıcı algoritmalar kullanıyor. Bu algoritmalar, kullanıcılara genellikle istedikleri değil, istediklerini düşündükleri şeyleri gösteriyor. Böylece kullanıcılar, aslında gerçeklikten uzak bir filtre balonunda, sanal bir mutlulukla yaşıyor hale geliyor.
Lessig, bu sorunların çözümü için hükümetlerin sosyal medya şirketlerini düzenlemesi gerektiğini savunuyor. Ancak bu düzenlemenin, ifade özgürlüğü gibi temel haklara zarar vermeyecek şekilde yapılması önemli. Lessig, Çin'in sosyal medya platformlarını sıkı bir şekilde düzenlediğini ve bu düzenlemenin bazı olumlu sonuçlar doğurduğunu belirtiyor. Ancak Çin'in siyasi sistemi nedeniyle bu uygulamanın dünyanın geri kalanına örnek olamayacağını da ekliyor.
Sosyal medya, günümüzde vazgeçilmez bir araç haline gelmiş olsa da bu platformların sunduğu risklerin farkında olmak ve bu riskleri azaltmak için gerekli önlemleri almak gerekiyor. Bu konuda yönetimlerin, sosyal medya şirketlerinin ve bireysel kullanıcıların birlikte hareket etmesi gerekiyor. Sosyal medyanın geleceğinin nasıl şekilleneceğini zaman gösterecek. Ancak bu tartışmaların devam etmesi, platformların daha sorumlu bir şekilde kullanılması için gerekli adımların atılması konusunda büyük önem taşıyor.