Türkiye’nin BRICS üyeliğine katılacağını Türk basınında ilk defa ben yazmıştım, bunun için de bazı kişilerden tepki aldım. BRICS toplantısına Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’la katılacağını belirtmiştim ve bu gerçek oldu. Rusya Lideri Putin ilk defa bir dışişleri bakanı ile Kremlin Sarayı’nda görüştü.
11 Haziran’da BRICS Dışişleri Bakanlarının Nizhny Novgorod’daki iki günlük toplantısı Ocak 2024’te yapılan toplantıya göre ilk defa yüksek düzeyde gerçekleşti. Rusya Dışişleri Bakanı Sergei Lavrov’un, Türk meslektaşı ile görüşmesi özellikle dikkat çekiciydi. Gündemde ise Ortadoğu, Güney Kafkasya ve Ukrayna’daki durum vardı.
Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile Rusya Lideri Putin arasında geçen konuşmalardan bazı anektodları sizlere iletmek istiyorum. “Sayın Başkan! Öncelikle bu karşılaşma için teşekkür etmek istiyorum. Beni kabul ettiğiniz için teşekkürler. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan sizlere selamlarını iletiyor. Açılış konuşmanızda ülkemizin Suriye meselesine ilişkin durumu ve Ukrayna krizinde arabuluculuk rolüne değindiniz. Her iki liderin de bölgedeki durumu istikrara kavuşturmak için mümkün olan her şeyi yaptığını belirttiniz. Moskova’da bir dizi toplantı yaptım ve bu toplantılarda biz de bu politikayı izledik”
Bu arada Putin, temmuz ayında terörle ortak mücadele için Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la Astana’da bir araya gelecekler. Putin Hakan Fidan’a Erdoğan’ın selamlarını söylerken “ABD, Türkiye’yi de savaşa doğru itiyor” kelimesini kullandı…
Biraz da Avrupa Parlamentosu seçimlerinden söz etmek istiyorum. Bizdeki iç siyasette çok önemli bir şey yok. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın CHP lideri Özel’e iadei ziyareti Meral Akşener’in Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ziyareti ve konuşulan konuların basında yanlış değerlendirmeler gündeme oturuyor. Asıl dikkat çekici olaylar Avrupa halklarında yeni bir savaş korkusu hâkim olmaya başladı. Bunun için liderleri dahi koltuklarından etmek istiyor halk. Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski, Alman Parlamentosu’nda konuşurken birçok sağcı parlamenter Meclis’i terk etti. Avrupa savaş değil barış için çözüm arıyor, ABD ise silah satmanın derdinde.
Amerikan ordusunu bir ülke daha ülkesinden kovdu. ABD, askeri personelinin Nijerya’dan çekilmesine resmi olarak başladı, bu çekilme 15 Eylül’ekadar tam olarak gerçekleşecek.
Avrupa Parlamentosu seçimlerinin sonuçları deprem değil, tektonik bir değişim de değil. Bu hem Napolyon’un La Berezinası’yla karşılaştırılabilecek mevcut hükümet, hem de tüm Pan–Avrupa Bloğu için bir yenilgi.
Yani şöyle diyelim, Zugzwang’a (Satrançta oyunu kazanmanın oldukça sinsi bir yolu) yol açan bir kayıp. Ve Fransa’da ağırlık, ulusal ve uluslararası iç politikada ve dış politikada tam ve eksiksiz bir güvenoyu. Atılan herhangi bir adım Paris ve Brüksel için kayıp mı diyelim?
Bu rakamlar Elysee Sarayının sahibi için yıkıcı. Geçici olarak Jordan Bardella’nın başkanlığını yaptığı (Geçmişte parti Le Pen ailesinin temsilcileri tarafından yönetiliyordu) Ulusal Ralli, oyların yüzde 30’undan fazlasını alıyordu. Başkanlık yanlısı adaylar bu oyların yarısını aldı: Yüzde 14’ün biraz üzerinde. Macron ve Avrupa yanlısı sayılabilecek kişiler lehine verilen oyları toplarsak yaklaşık yüzde 15. Toplam yine 30’un altında olacak, bu büyük bir yenilgi mi diyelim Fransa için.
Avrupa halkı neredeyse uzun bir zamandan beri aşırı sağ partilere kaymaya başladı. Bunun sebeplerini araştırmaya kalkarsak Avrupa halklarının Washington’a bağlılığı ulusal çıkarlar. NATO’ya Avrupalı parlamenter ve liderlerin yalakalık yapması ve bir savaş hazırlığı, bunun yanında Avrupa ülkelerine gelen göçmenler yüzünden halk aşırı yeni sağa kaymaya başladı. Bunun yanında Avrupa ülkeleri halklarının şimdiye kadar görmediği küçük bir enflasyonun da etkisi bu duruma eklendi. Yani Türkiye’deki enflasyon Avrupa’da olsa ne olurdu merak ediyorum.
Fransız halkı, hükümetin Ukrayna Başkanı Zelenski’yi desteklemesi ve halkın cebindeki parayı Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş için Kiev Hükümeti’ne vermesi de halkta sorun yarattı.
Ve böylece Macron oyunu bitirdi. Muhalefetin elde ettiği rakamlara bakacak olursak, Elysee sarayının sahibi de değişecek gibi görünüyor.
Avusturya, Fransa, Belçika ve Almanya’da aşırı sağ partiler Avrupa’da hakimiyeti ele almaya başladılar. İnsanın, “Yeni bir faşist liderler Avrupası mı?” diyesi geliyor.