İnsanın üç benliği olduğu bilinir: Birincisi yapay benlik, ikincisi doğal benlik, üçüncüsü gerçek benlik. Bencillik ise bunlardan en çok yapay benlikten beslenir, doğal benlik de onu destekler. Ama üçüncü olan gerçek benlik onun yok olmasına neden olur.
Yapay benliğin diğer bir adı da “kişilik”tir ve aslında kişilik bireyin taşıdığı maskedir. Ama insan tek bir maske taşımaz, bir sürü maskesi vardır. Çünkü insan aynı zamanda hem evlat, hem torun, hem eş, hem ebeveyn, hem çalışan, hem müdür vb. olabilir.
Aynı kişini evlat iken bir maske, eş iken başka bir maske, çalışan iken ise başka bir maske kullanması gerekir. Değişen maskelere göre kişilik değişir. Bu çok katmanlı kişilik yapısı yapay benliği oluşturur. Bu kişilikler geçicidir ve bir süre sonra kendiliğinden durum değişikliklerine göre ortadan kalkabilir.
Bütün bu maskeler, roller hayatta kalmak içindir. İnsan hayat tiyatrosunda oynayan bir oyuncudur. Roller iyi oynanırsa mutlu olur, kötü oynanırsa mutsuz.
Gerçekte bu roller, kişilikler bencilliği besleyen ve güçlendiren unsurlardır. Her rolün kendine özgü bencil istekleri vardır ve birey bu istekleri gerçekleştirmek için sürekli didinir. Bencil istekleri gerçekleştirmek çok büyük emek ister ve biri gerçekleşince kişi hemen başka bir isteğe sahip olur ve onun için çabalamaya başlar. Çünkü bencillik sürekli istekler üretir.
Bu yapay benlik insana toplum tarafından dayatılmıştır. Ebeveynler, eğitimciler, din adamları, bilim insanları, politikacılar vs. bireye kendi bencil isteklerini dayatır. Çevresindeki herkes kişiyi kendi bencil isteklerine göre yönlendirmeye çalışır.
Toplum tarafından olduğundan farklı bir kişi olmaya yönlendirilen insan kim olduğunu bilmez bir duruma gelmiş ve gitgide özgüvenini kaybetmiş, kendinden uzaklaşmıştır.
İnsan kendi gerçek benliğini bulmadığı sürece gerçekten kim olduğunu bilemez ve aydınlanamaz. Oysa herkes bir orijinal yüze ve benliğe sahiptir. Fakat toplumsal bir yalanın içinde yaşamak elverişli bir durumdur, ama bireysel gerçeği yaşamak zor bir şeydir.
Aslında sahte maskelerle toplumsal yalanlar içinde yaşamak kolay olsa da acı vericidir ve bireysel gerçekler içinde hayatını sürdürmek ne kadar zor olsa da coşku vericidir.
Yapay benliğin aradığı yapay değişim olduğu için bir şeyleri değiştirmek isteyen insan mekân değiştirir. Ama mekân değişikliği gerçek değişim değildir. Gerçekten mutlu olmak için çevrenin dayattığı tüm maskeler bırakılmalıdır. İnsan çocukluktan beri yaptığı her şeyi, sonradan dönüştürüldüğü her şeyi, inançlarını, yapay yüzlerini, ödünç alınmış bilgilerini, bencilliğini, yapıştığı alışkanlıklarını gittiği her yere yanında götürdüğü ve bu yükleri bırakamadığı için nereye giderse gitsin değişemez. İnsan, sonunda tutunduğu bencillik ve inandığı şey olarak kalacaktır. Bencilliğin tetiklediği zihin aynı şeyleri tekrarlayıp durur ve değişimi kabul etmez. Yapay benlik değişmez.
Gerçek değişim insanın iç dünyasında gerçekleşir ve bencilliği sarsar. Tekâmülsel dönüşüm için yapay benlik yani kişilik tamamen bırakılmalı ve bencillik aşılmalıdır. Dünya Değişim Akademisi bunun için “Bencilliği aşma sanatı” değişim programını insanlığa sunuyor.
Kendini değiştir dünyan değişsin, dünyanı değiştir dünya değişsin!