Bugün, “Atatürk’ün bedenen aramızdan ayrılışı”nın 85’inci yılı..
Bugün, fikirleri, öğretileri, yaşamı ve idealleriyle tüm insanlığa yön veren Büyük ATA’mızı anma günü..
Aradan geçen 85 yılın ardından, tüm dünyayı yasa boğan günün sene-i devriyesinde, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ü, hasta yatağında bile ülkesi için çalışmaya devam eden bir önderi kaybetmenin hüznünü bir kez daha yaşıyoruz. 85 yıl önce, sadece Türk insanının değil, dünyada onun fikirlerini, ideallerini benimseyen her insanın kalbine saplanan derin sızıyı, hüznü bir kez daha yaşadığımız bugün, Atatürk’ün, İzmir’de, son yolculuğa nasıl uğurlandığını aktaran tarih kitaplarından okuduğum bir anekdotu paylaşarak, ATAM’ı anmak istiyorum.
Dokuz Eylül Üniversitesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melih Tınal, “ATATÜRK’ÜN İZMİR ZİYARETLERİ VE VEFATININ İZMİR’DEKİ YANKILARI” isimli makalesinde, Mustafa Kemal Atatürk’ün, Kurtuluş Savaşı’nın hemen ardından hastalığının ağırlaştığı günlere kadar birçok yurt gezisinde bulunduğundan ve İzmir’in Atatürk için, İzmirliler için ise Atatürk’ün öneminden bahsetmiştir. 10 Kasım 1938 yılında tüm yurdu yasa boğan Atatürk’ün kaybı İzmir’de de büyük bir üzüntüyle karşılanmış, İzmirliler Cumhuriyet Meydanı’nda toplanarak Büyük Önder’i törenlerle uğurlamıştır.
Tınal, 1923 ile 1938 yılı arasında 15 yılı aşkın sürede Atatürk’ün birçok yurt gezisi düzenlediğini ve işgale karşı ilk kurşunun atıldığı ve en sık ziyaret ettiği kentlerden biri olan “Güzel İzmir”e olan sevgisini, “Bugünkü bilgilerimize göre Atatürk’ün İzmir’e ilk ziyareti 1905 yılında gerçekleşmiştir. Bu ilk ziyaretle ilgili olarak Atatürk şöyle bir değerlendirme yapmıştır: “Benim İzmir’i ilk gördüğüm gün, okuldan çıkarılarak sürgün yerine gittiğim gündür. Bu güzel memlekette, sürgüne giderken birkaç saat geçirmiştim. O zaman bu güzel rıhtımı, baştanbaşa, bize can düşmanı olan yabancı milletlerden olanlarla dolu görmüştüm. O zaman karar vermiştim ki; İzmir, gerçek asil ve soylu Türk İzmirlilerden gitmiştir; fakat ne acıdır ki, o tarihte gerçeği açıklamama imkân yoktu” şeklinde aktarmıştır.
İzmir ile ilgili içinde tarifsiz bir sevgi barındıran Atatürk, İzmirlilerden de aynı sevgiyi misliyle görmüştür. Mesleğinin getirdiği birçok sağlık sorunu yaşayan ve bilindiği üzere karaciğerinde oluşan bir rahatsızlık nedeniyle 10 Kasım 1938 tarihinde aramızdan bedenen ayrılan Gazi Paşa’nın hüznü, tüm yurdu olduğu gibi İzmir’i de derinden etkilemiş ve vefat haberini alan İzmir halkı 21 Kasım 1938 Pazartesi günü saat 14.00’e doğru emsali görülmemiş bir kalabalıkla Cumhuriyet Meydanı’nı doldurmuştur. Törende konuşan Vali Fazlı Güleç şu tarihi konuşmayı yapmıştır: “Arkadaşlar; Türk milleti Kemal Atatürk’ün şahsında büyük bir komutan, dahi bir siyasi ve kurucu, büyük bir kurtarıcı kaybettiğinden haklı bir matem içindedir. Milli Türk camiası içinde Atatürk’e İzmir’in hususi rabıtasını [bağını] icap ettiren tarihi sebepler izahtan müstağnidir [izaha gerek yoktur]. Bundan ötürüdür ki İzmir’in tasası da daha büyük, gönül yarası daha derindir”
İzmir halkı Atatürk’ü inanılmaz büyük bir matemle anmış ve gazete manşetleri de bu hüzün dolu günü manşette yaşatmıştır. Tınal’ın makalesinde aktardığı üzere, “Varlığını, bağımsızlığını ve en önemlisi de Cumhuriyetini borçlu olduğu Ata’sını İzmir bir başka uğurladı son yolculuğuna. 22 Kasım 1938 günü Anadolu gazetesinin cenaze töreni ile ilgili başlığı şöyleydi. “Öksüz Kalan İzmir Her Vatan Parçası Gibi Dün Istırap ve Matemle İnledi.”