Bilim ilerledikçe ve türümüzün efor birikimi arttıkça doğru kabul ettiğimiz şeylerin yanlış olabildiğini pek çok alanda gözlemleyebiliyoruz ki bu mantıklı bir açıklamanın çerçevesine sığabilecek bir durum ancak bir takım problem, bağlama göre değişebilen “kısa” zaman aralıklarında elimizde olanları mutlak kabul etmekten ve ardından bu mutlakların varlığının gelecekte erişeceklerimizin önüne bir set çekmesinden doğabiliyor. Bir alanda uzun zaman çalışmalar yapıp o topluluğun içinde yeterince zaman geçirdikçe veya güncel araştırmaları inceledikçe böyle durumlarla karşılaşmak gayet olası bir hale geliyor. Örneğin insan türünün taştan el aletleri yapıp kullanmaya başladığı düşünülen tarih gitgide geriye gitmekte. En eski el aletlerinin Etiyopya’da bulunduğu yakın zamanda yapılan bir çalışmada ortaya çıkarılmıştı, lakin bahsedilen bölgenin 1200 kilometre güneyinde tek başlarına ele alındıklarında bazı soru işaretlerine yer bırakan bir grup eski taş obje bulundu. Kenya sınırları içinde yer alan bu objeler araştırmacılara göre 3,3 milyon yıl öncesine ait. Bu alanda yapılan daha detaylı incelemeler 300’den fazla ve belli başlı tiplerde taş objenin bulunmasını sağlarken aynı alanda bolca antilop kemiğinin bulunması da bu objelerin kasaplık benzeri amaçlarla kullanılmış olduğu teorisini desteklemiş oldu. Farklı bir araştırma dalına ait ancak benzer bir motif sergilendiğini görebileceğimiz ve yine yakın zamanda gerçekleşen bir başka gelişme ise 250 milyon yıl önce yaşandığı tahmin edilen bir kitlesel yok oluşun dünya üzerindeki türlerin % 80’ini ortadan kaldırmasının ardından kompleks ekosistemlerin günümüzden 10 milyon yıl öncesine dek gezegenimizde var olmadığı kanısının değişmesine yol açacak bazı fosillerin keşfi. Pek çok farklı ülkeden araştırmacının katıldığı bu araştırma Çin’in Guizhou bölgesinde bulunan ve bahsettiğimiz kitlesel yok oluş olayından (Permiyen-Triyas yok oluşu) sadece birkaç milyon yıl sonraya tarihlenen birçok fosilin ortaya çıkarılmasını ve daha detaylı analiz edilmesini sağladı. Bu bulgular milyonlarca yıl önce yaşanan Triyas dönemindeki okyanuslar ve iklimlerin yeniden oluşabilme kapasiteleri hakkında köklü değişikliklere sebep olabileceklerini gösterirken bu alanlarda yeni araştırmalar yapılması gerektiğini gözler önüne seriyorlar.