Canlıların ve yaşamın var oluş, değişim ve yok oluş ile boğuşmasından doğan kavramlar, içinde bulunduğumuz sistemin kavranabilmesine dair önemli ipuçları içermektedir. İnsanoğlunun yadsınamaz merakı ve teknik gelişimi sayesinde ilerleyen genetik bilimleri ise doğanın üstü örtülü biçimde sergilediği bazı detayları anlamamıza yardımcı olmakta. Lakin anlayış, insan mefhumunda nötr potansiyeli her yöne çekilebilecek bir durumdur ve bu da kapsamlı bir temkin gerektirir. Çevremizde ve geçmiş bulgularda pul, tüy ve benzeri değişik deri uzantılarına sahip canlılar ile karşılaşıyoruz ve araştırmacılara göre bu tanıma uyan uzantıların neredeyse tümü embriyo aşamasındaki bir takım sürece bağlı olarak şekilleniyor. Yakın zamanda yapılan bir araştırmaya göre tüm bu uzantılar deride bir kalınlaşma yaratan ve ardından genlerine ilişkin yapılara dönüşen hücrelerden oluşmakta. “Shh” adı verilen bir gen ise bu hücreler arasında bir çeşit iletişimi sağlıyor ve kritik bir rol oynuyor. Cenevre Üniversitesi’nden araştırmacılar tavuk yumurtalarını kuvvetli ışık kaynaklarıyla aydınlatmayı baz alan ve yumurtanın içindeki damarların görülmesini sağlayan bir teknik kullanarak tavuk embriyolarına bahsettiğimiz “Shh” genine ilişkin yolu aktive eden moleküller enjekte etti. Bu deneyin sonucunda denek olarak kullanılan tavuk türünde normalde pullarla kaplı olan bölgelerin tüyler ile kaplı olduğu görüldü. Bu tüyler tavuğun gelişimi sırasında sağlıklı kalıyor, yeniden çıkabiliyor ve tavuğun yetişkinlik dönemi tüyleri de bu bölgelerde oluşuyor. Kısacası sadece bir genin aktivasyonun sağlanmasıyla canlının dış görünüşüne tamamen “normal” ve fonksiyonel eklentiler yapılabiliyor. Aynı üniversite bünyesinde omurgalılardaki deri uzantılarının ortak bir sürüngen atadan geldiği sonucuna ulaşılmış oluşu bu araştırmanın sonuçlarıyla birlikte mercek altına alındığında evrimsel olarak büyük bir adım kabul edilen bir durumun yani puldan tüye geçişin beklenilenin aksine sadece bir genin dışavurumunun değişmesiyle sağlanabileceği kanıtlanmış oldu.