Günümüzde pek çok sanatçı, eserleriyle yaşamları arasında bir çizgi çizerken, bazıları için bu sınır oldukça belirsizdir. 

Vivian Maier, adını ölümünden sonra dünyaya duyuran, gizemli bir fotoğrafçı olarak bu sınırları zorlamış bir isim. 1926 yılında New York'ta doğan Maier'in hayatı, fotoğraf makineleriyle tanıştığı andan itibaren renklenmeye başladı. Fotoğrafçılık eğitimi almadan, kendi içinde doğan bir tutkuyla sokakları ve insanları kendi gözünden ölümsüzleştirmeye karar veren Maier, bu fotoğraflarıyla kimsenin tanışmasını istememiş; çektiği binlerce kareyi gizlice saklamış, sıradan bir bakıcı olarak hayatını sürdürmüştür. Onun gerçek yeteneği ve sanatı, 2009 yılında tesadüfen keşfedildi. Maier'in eşyalarının saklandığı depo, borçlar nedeniyle açık artırmaya çıkarıldığında, içinde banyo ettirilmemiş yüz binlerce negatif bulundu. John Maloof'un bu negatifleri keşfetmesiyle, Vivian Maier'in sıra dışı yaşamı ve çarpıcı fotoğrafları adım adım gün yüzüne çıktı. Maier'in fotoğrafları, sadece sokakların ve insanların portrelerini çekmekle kalmayıp, aynı zamanda onun kişisel dünyasına ve duygularına da bir pencere açar. 

Dilek Köşe Yazısı

Özellikle New York ve Chicago gibi büyük şehirlerin sokaklarında dolaşırken çektiği kareler, o dönemin atmosferini ve insan ilişkilerini yansıtır. Bazıları onun fotoğraflarını, çağdaşları olan Robert Frank ve Diane Arbus'un eserlerine benzetir; ancak Maier'in eserleri, onun tek başına dünyayı gezerken edindiği benzersiz bakış açısını taşır. 

Vivian Maier'in sadece fotoğrafçılığıyla değil, aynı zamanda kişiliğiyle de ilginç bir portre çizildi. Sessiz, içe dönük ve sık sık yalnız kalmayı tercih eden Maier, geleneksel kadın profiline uymayan tavırlarıyla da dikkat çeker. Çocuk bakıcılığı yaptığı sıralarda bile boynundan hiç ayırmadığı fotoğraf makinesiyle, adeta bir gözlemci gibi etrafındaki dünyayı sürekli olarak gözlem altında tutmuştur. Maier'in yaşam öyküsü, 2013 yılında "Finding Vivian Maier" belgeseliyle geniş kitlelere duyuruldu ve bu belgesel pek çok ödül kazandı, özellikle BAFTA tarafından “En İyi Belgesel” ödülüne layık görüldü. Bugün, Vivian Maier'in eserleri sanat dünyasında önemli bir yer edinmiş durumda ve onun gizemli kişiliği, fotoğraflarının ve yaşamının anlamını aramamıza yol açıyor. Vivian Maier, sadece bir fotoğrafçı değil, aynı zamanda bir keşif yolcusudur. Onun hikayesi, sanatın ve insanın sınırlarını zorlamaya devam ediyor, izleyenleri ve okurları derinden etkiliyor.