IQ, ülkelerin ortalama zeka kat sayısını gösteren ulusal puanlar çerçevesinde alınan, psikolog ve akademisyenler tarafından araştırılan ve sonuca varılan bir konudur. Bu sonuçlar, ülke ve ulusların ekonomik ve sosyal durumları ile zeka seviyelerinin testlerle ölçülmesi, zeka seviyeleri arasındaki bağlantıların toplumsal ve akademik araştırmalarla incelenmesi sonucu elde edilen verilerdir.
Bu testler ve sonuçları ülkelerin kendi eğitim seviyeleri ve sınav sonuçlarına karşı tercih edilmesi, aynı zamanda uluslararası eğitimsel seviye karşılaştırmaları sonucu meydana çıkıyor. Okuryazarlık basit bir yetenek olarak kabul edildiğinden okuryazarlık oranı ile öğrenim süresi ve yüksek akademik unvan ile PISA gibi karmaşık yetenekleri ölçen testler arasında düşük bir bağlantı bulunmakta.
Akademisyenler bu testleri dünyanın her yerinde yapmışlar ve IQ testlerine göre Hong Kong, Çin, Güney Kore, Japonya ve Tayvan ilk sırayı almışlar, ortalamaları yüzde 107, 105 civarı.
Avrupa ülkelerine gelince bu sıralamada Almanya, Avusturya, İtalya, Hollanda, İsveç, İsviçre ve Belçika yüzde 102 oranı ile Doğu Asya ülkelerinin arkasında yer alıyorlar. Moğolistan dahi bu sıralamada ABD ile 17. Sırada bulunuyor.
Türkiye ise sıralamanın 39’uncu sırasında, Bulgaristan ve Libya ile aynı sırayı paylaşmakta. Yani anlayacağınız, zeka düzeyleri böyle ölçülmüş uzmanlar tarafından.
IQ testlerine göre küçük çocukların (4-6 yaş) ortalaması IQ seviyesi 90, büyük çocukların (12-22 yaş) ortalaması ise yalnızca 60 olarak çıkıyor araştırmalara göre.
Türkiye’de yapılan bir araştırmaya göre İzmir’de yaşayan ve 10 yaşındayken zeka ölçümü yapılmış olan Muhammet Hakan Nayiş, bu durumu ve başarısıyla herkesi şaşırtmıştı. 2 yaşında okuma yazma öğrenen, 8’inde ilkokulu bitiren Muhammet, şu anda İzmir Atatürk Lisesi 11. sınıfında eğitim görüyor.
10 yaşındayken yapılan ölçümde Muhammed Hakan Nayiş’in zeka seviyesi 160 çıkmıştı. Bu durum, büyük bir başarı mı diyelim, yoksa Allah’ın bir lütfu mu?