İki takım düşünün... İlk 2 sırayı paylaşıyorlar. Galibiyetleri aynı, beraberlikleri aynı, mağlubiyetleri aynı. Dahası attığı goller aynı, yediği goller bile aynı. Dolayısıyla puanları da aynı. Sadece isimleri farklı. Biri Menemen FK, diğeri 68 Aksaray Belediyespor. 

Menemen büyük bir kapışmaya sahne olacaktı. İlçe bunun bilincindeymiş; tribünleri görünce anladım. Önceleri bir taraf doluyordu ama diğer taraf bazen hiç açılmıyordu. Bu sefer az bir kısım dışında Menemenliler tribünleri doldurmuştu. VIP de doluydu. Yetmediği için basın tribünü de onlara tahsis edilmişti. Bu da yetmemişti, en üstte, benim de izlediğim camekan yer de doluydu. Sosyal medyada da yayını soran çok olmuş. İnternetten ya da televizyondan yayın yapılsa, taraflı tarafsız birçok kişi bile izlerdi eminim.

***

Dengeli bir maç olacağını düşünmüştüm. İki takım da önce yenilmemeyi düşünecek, sonra yenmeye çalışacaktı. Yanıldım.

Karşılaşmaya 68 Aksaray daha iyi başladı. Daha iyi paslaştı, daha çok atak yaptı ama gol yollarında etkisiz kaldı. Top rakipteyken yaptığı presle hemen kaptı, kalesine kolay kolay getirtmedi. Bir süre sonra yorulacaklarını düşündüm ancak bir kez daha yanıldım. İlk yarı bitene kadar temposunu kaybetmedi. 

İkinci yarı üstünlüğünü yitirir gibi oldu. Maç dengelendi. Pozisyon olarak kısır sayılabilirdi müsabaka. Bu sebeple golsüz bitme olasılığı yüksekti. Duran bir toptan, köşe vuruşundan Mazlum Demir uzun boyunun avantajıyla fileleri havalandırdı ve takımını öne geçirdi. Konuk takım baskı kurmak istedi. Yeterince başaramadı. 90+7'nci dakikada faul atışında kaleci Ali Türkan ileriye gitti. Defansın uzaklaştırdığı topu Emirhan Arkutçu aldı, çevresine baka baka hızla kaleye doğru ilerledi. Garantiye almak için boş olan kaleye iyice yaklaşıp, farkı 2'ye çıkardı. Ali arkalarda kalmıştı ve sadece bakmakla yetinmişti. Öyle bir sevinç yaşandı ki, sanki şampiyonluk gelmişti.

68 Aksaray'ın paslaşmasına yeniden dönüp, biraz açmak istiyorum. Uzun süredir birlikte oynamış havaları vardı. Arkadaki arkadaşına bakmadan pas atabiliyorlar, topuk pası yapabiliyorlar, nereye koşacağını tahmin edip, önlerine gönderebiliyorlardı. Harlemvari hareketlere şahitlik ettik. Atlamamak gerekir ki, burası ne Süper Lig ne de 1. Lig. 2. Lig'de bu paslaşmalar elbette takdir edilmeli.

***

Menemen FK penceresinden bakacak olursam oyun olarak rakibinin biraz gerisinde kaldığını söyleyebilirim. Çok iyi pas yapardı, bu sefer yapamadı, oyunu ters yöne çok iyi çevirirdi, çeviremedi. Baskıdan iyi paslarla çıkabilirdi, çıkamadı. Net pozisyonlar bulurdu, bulamadı. Ama defansta başarılıydı, gol yemedi. Gol yemeyince attı ve kazandı.

***

Süper Lig tecrübesi olan İbrahim Yılmaz aşırı sakin bir maç çıkardı. Halk dilinde 'ruhu sahada yoktu' denebilir. Ya da kalitesinin çok altında bir ligde, herkesi küçümsercesine oynuyor havası vardı. Bir pozisyonda ceza alanı hemen önünden aşırtma bir vuruş yaptı. Hiçbir kaleci bunu yemez. 8 maçta sadece 1 golü var. Kendisine çeki düzen vermeli ve savaşçı bir havaya bürünmeli. Yoksa formasını kaybedecek. Yazdıklarıma bakarak kişiliği hakkında olumsuz bir fikre varmayın sakın. Tam tersi centilmen biri. Örneğin bir pozisyonda kaleci rakip topu kurtardığında tebrik edercesine dokundu.

83. dakikada Behlül Aydın çok güzel bir şut çekti. Doksanın yakınına giden topu Mehmet Enes Sarı, Musleravari bir kurtarışla kornere çeldi. O kurtarış olmasa 3 puan da olmazdı büyük ihtimalle.

***

Bir de sonuç kısmı yapayım bu köşe yazımda.

Bu ligde yani 2. Lig Kırmızı Grup'ta çok güzel futbol oynayan takımlar var. Bunlardan Bucaspor 1928, Ankara Demirspor ve Karacabey Belediyespor'u sayabilirim. Puan tablosunda büyük değişiklikler olabilir. Bu sebeple ne fazla sevinmeli ne de çok üzülmeli. Her takım için geçerli değil bu durum. Örneğin Diyarbekir Spor'un işi çok ama çok zor. Ligin dibinde ve oynadığı bu futbolla geleceği karanlık.