Avusturalya yapımı olan korku gerilim filmi ‘Talk To Me’ (Konuş Benimle), ilk olarak 26 Temmuz'da Amerika'da, 1 Eylül itibariyle de ülkemizde vizyona girdi. Sundance Film Festivali'nde gösterilen yapımın beğenilmesinin ardından yayın haklarını satın alan A24 filmin dağıtımında yer alıyor. 2013'ten bu yana YouTube'da çektikleri korku komedi içerikleriyle RackaRacka adıyla bilinen Danny ve Michael Philippou kardeşlerin ilk uzun metrajlı film denemesi olan Konuş Benimle, yabancı basın tarafından yılın en iyi korku filmi olarak lanse edilince ben de bu filme, sinemada şans vermek istedim. 
İyi veya kötü olduğu yorumlardan etkilenmemek adına sadece ilk iki fragmanı izleyerek sinemaya gittiğimi belirteyim. Klasik korku filmlerinde işlenen ruhlar alemi, bu yapımın da ana teması ama burada farklı şekilde işleniyor. Filmde medyumlar, ayinler gibi şeyler yok. Sadece bir tane, nereden geldiği bilinmeyen mumyalanmış bir el var o kadar. 

talk to me

Bu el, karakterlerimizin ruhlar alemiyle bağlantı kurmasını sağlıyor. Bu bağlantının 90 saniyelik bir sınırı var. Bu sınır aşıldığında işler iyice çığırından çıkıyor. Ana karakterimiz Mia (Sophie Wilde), el ile bağlantı ritüellerini sosyal medyada görüyor ve denemek istiyor. Gittiği ev partisinde sorunlu olarak görülen Mia, evdeki ortama kendini kabullendirmek için el ile gerçekleştirecek ritüelde gönüllü oluyor ve diğer taraf ile bağlantısı ilk kez burada gerçekleşiyor. Karakterimiz, bu deneyimden hoşnut kaldığını ilerleyen sahnelerde açıkça ifade ediyor. Filmde tam burada, Mia'nın yavaş yavaş bu seanslara bağımlı olacağının işaretlerini vermeye başlıyor. İlk ritüel esnasında evde bulunan Riley’de (Joe Bird), bunu denemek istiyor. Ablasından (Alexander Jade) rica ederek kendi evlerinde ikinci seansı gerçekleştirmeye başlıyorlar. Ancak sıra Riley'e geldiğinde işler umulduğu gibi ilerlemiyor.
Hikayeden bu kadar bahsettiğimiz yeter. Biraz da korku ve gerilim unsurlarından bahsedelim. En baştan belirteyim, filmde jumpscare yok. Fakat izlerken içinizin rahatsız olacağı üç dört sahne mevcut. Bu sene izlediğim iki (Scream 6 ve M3gan) korku filmine göre, bu yapımda daha çok gerildiğimi belirtmem gerek. Gerilim sahnelerinin çoğunda çekim planı ve müzikten ziyade siyah renk ve tonları ön plana çıkıyor. Peki bu filmin hiç eksik yanı yok mu? Tabii ki de var. İkinci perdede bir noktadan sonra biraz Slasher tarzı yapım havası vermeye başladı. Onun haricinde izlerken "Bu ne ya, burası çok saçma!" dediğim an olmadı.
Başlıktaki soruya dönmek gerekirse, evet film güzel, klasik korku filmleri dışında farklı bir film izliyormuşum hissiyatı verdi bana. Fakat daha yılın sonuna dört buçuk, beş ay varken senenin en iyi korku filmi demek biraz fazla abartılı geldi. Bütün korku filmleri çıktıktan sonra senenin en iyisi olup olmadığına o zaman karar vermek daha mantıklı.
4.5 milyon dolar gibi cüzi bir miktara çekilen bu yapım, umarım diğer korku filmlerine ders olur.