Son günlerde sosyal medya üzerinde Yılmaz Güney’in bir zamanlar Türkiye Cumhuriyeti’ni yıkmak ve Kürtlere özgürlük istediğini ifade ettiği ve Atatürk’e bağlı olmayışı gündeme geldi .
Ben de bu konuda bazı bildiğim şeyleri kaleme almak istedim. Yılmaz Güney’i, gazetecilik yaptığım dönemlerden ve 1966 senesinde İzmir’de “Eşrefpaşalı” filmini çektiği zamanlardan tanırım. Eşrefpaşa’da Zafer İlkokulu’nun ara sokaklarında “Eşrefpaşalı” filmi çekildi, o dönemde ilgi ile izlenmişti. Ben de ortaokul talebesiydim o zamanlar, her çocuk gibi artistlere ilgimiz vardı, yanına gidip sohbet etmiştim o dönemlerde.
Kısaca Yılmaz Güneyin hayatını yeni nesil bilmez, çoğu kişi Güney’in filmlerini de izlememiştir. Yılmaz Güney’in hayatından kısaca bahsedelim. 1 Nisan 1937’de Yenice’de doğan Yılmaz’ın doğum adı Yılmaz Pütün’dür. Babası Sivereklidir. 1959 yılında yönetmen Atıf Yılmaz’la tanışarak filimlerde rol aldı ve yönetmen yardımcılığı yaptı. O dönemlerde Yeni Ufuklar ve On Üç gibi dergilerde öyküler yazan  Yılmaz Güney bir buçuk yıl hapis cezasına mahkum olarak cezaevi serüvenine başlamış oldu.
1971 yılında Efraim Elrom’un öldürülmesinden sorumlu olan başta Mahir Çayan olmak üzere Türk Halk Kurtuluş Ordusu’nun üyelerini sakladığı gerekçesi ile iki yıl hapse ve sürgüne mahkum edildi. 1974 yılında cezaevinden çıktı. Arkadaş filmini çekti aynı yıl. Endişe adlı filmi çekerken Adana’nın Yumurtalık ilçesinde bir gazinoda ilçe yargıcı Sefa Mutlu’yu öldürmekten tutuklandı.
25 Ekim Ankara 1. Ağır Ceza’da 19 yıl hapis cezasına çarptırıldı, 5 yıl yattıktan sonra 9 Ekim 1981 tarihinde izinli çıktığı Isparta Yarı Açık Cezaevi’nden yurt dışına firar etti. Yılmaz Güney Cannes Film Festivali’nde Yol filmi ile ödül alan kişidir. İlk resmi eşi Nebahat Çehre’dir, 9 Eylül 1984 tarihinde 47 yaşında yaşamını yitirdi.
Yılmaz Güney’i iyi bir aktör olarak, bir solcu olarak tanırdık ama son günlerde sosyal medya üzerinden yayınlanan Yılmaz Güney’in yaptığı konuşmalar gündeme oturdu. İşte bu konuşmadan bazı kesitler vereceğim sizlere.” 

“ilk dört bir yandan işgal edilmiş bir sömürge ülkenin çocukları değil bağımsız birleşik özgür bir Kürt ülkesinin, Kürdistan’ın çocukları olmak istiyoruz” o dönemde ülkeyi bölmek gibi bir düşünceye sahip olan bir kişi olarak Yılmaz Güney’i tanıyamamışız anladığımız kadarıyla. Bu da Atatürk’e düşmanlık gibi bir şey. Atatürk’ün kurduğu bağımsız bir ülke olan Türkiye Cumhuriyeti’ni bölmek, parçalamak Yılmaz Güney’e mi yakışırmış.
Bu konuşmaların yıllar sonra çıkması ise şaşırtıcı oldu. İşte Yılmaz Güney bu imiş…