Arkeoloji, coğrafya ve bunlara ilişkin başka konulardaki gelişmeleri takip eden bireylerce tanınsa da genellikle hakettiği ilgiyi görmeyen yerlerden birisi de “Doggerland” adıyla anılan bölgedir. Doggerland günümüz İngiltere’sinin doğusunda kalan ve Hollanda, Kuzey Almanya ve Danimarka arasında kalan bölgedir. Bugün sular altında olan bu bölgenin en dikkat çekici özelliği ise geçmişte Avrupa ve İngiltere arasında bir köprü oluşturacak nitelikteki bir kara parçası olmasıdır. Tahmin edilene göre M.Ö 6500 ila 6200 yılları arasında yükselen deniz seviyesi ve olası bir tsunaminin etkisiyle haritandan silinmiş olan bu bölge hakkında pek çok araştırma yapılmış olsa da hala soru işaretleri mevcuttur. Yakın zamanda Bradford Üniversitesi bünyesinde yapılan yenilikçi çalışmalar bu durumu değiştirme yolunda öncülük yapabilir. Daha önce başka alanlarda kullanılmış olsa da sualtı arkeolojisinde kapsamlı olarak kullanımı olmadığı belirtilen bir metot grubu olan manyetik alan bazlı araştırmaların Doggerland gibi bölgelerin keşfinde büyük bir hızlanma sağlayabileceğini belirten araştırmacılar, konumu ve jeolojisi nedeniyle avcı-toplayıcı toplumları çekecek nitelikte olduğu kabul edilen bu alan hakkında yeni bilgilere ulaşmayı amaçlıyorlar. Kuzey Denizi’nde git gide artan temiz enerji tesisi kurulumuna dair planlarından dolayı Doggerland ve çevresi hakkında yapılacak araştırmaların en kısa zamanda yürürlüğe girmesi gerektiğini belirten yetkililer bunun sebebinin deniz tabanında yapılacak işlemler olduğunu açıkladı. Bazen tamamıyla olumlu bir imaja büründürdüğümüz “temiz” enerji kaynaklarının da “art” niyet olmasa bile yaratabileceği tablonun ne kadar değişik olabileceğinin bir örneği ile karşı karşıyayız ki,dünyanın pek çok yerinde modern çalışmalar, baraj inşaatları ve benzer işlemler sırasında harcanan ve hasar görüp unutulan bu tip doğal zaman kapsülleri ve tarihi değerler olduğu gerçeği yadsınamaz bir gerçektir. Geçtiğimiz yazılarımda bahsetmiş olduğum gibi burada da farklı tekniklerin hızla arkeolojik amaçlara adapte edilmesiyle ivme kazanılması durumunu görüyoruz. Umarım ki adeta bir Atlantis konsepti sergileyen bu bölge hakkında daha çok bilgiye ulaşmak mümkün olur.