Senenin başından itibaren ülkemizde yaşanan olayları ve bu olaylara ülkemin vatandaşlarının değişik tepkilerini gözlemlerken,100. yılını kutlayacağımız Cumhuriyetimizin, kuruluşundan itibaren, sözde dost görünen dış düşmanlar ve bunların şahsi ikbal peşindeki yerli iş birlikçilerinin tüm güçleriyle, birliğimizi ve vatanı bölme gayretlerine hız kesmeden devam ettikleri göze çarpıyor. Bu dönemde Cumhuriyetimizi, topraklarımızı parçalamaya, gelişen Türkiye’nin önünü kesmek için uğraşan, emperyalist kapitalist sömürgeci ülkelerin desteklediği, terör örgütü PKK’nın emrindeki sözde yasal! uzantısı, 100 yıllık Cumhuriyet’i değiştirmeyi düşünen siyasi partiyle işbirliği yapmakta sakınca görmeyen K. Kılıçdaroğlu, başında bulunduğu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu CHP’nin 1.Milli hâkimiyetin halk tarafından ve halk için icrasına rehberlik etmek, 2.Türkiye’yi asri bir devlet haline yükseltmek, 3.Türkiye’de bütün kuvvetlerin üstünde kanunun üstünlüğünü hakim kılmak olduğunu bilse, emperyalist kapitalist sömürgeci ülkelerin ve yerli işbirlikçilerinin desteklerini elinin tersiyle iterdi. Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Sırrı Sakık: “Siz Mustafa Kemal’in askeri değil generali olsanız ne yazar it sürüleri…!” diyerek hakaret ettiği kesime ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Benim iki büyük eserim vardır; biri Türkiye Cumhuriyeti diğeri Cumhuriyet Halk Partisi’dir” diye ifade ettiği CHP’ye gönül vermiş olanları it sürüleri diyerek aşağılayanlarla, sayın Akşener’in ifadesiyle şahsi hırsları uğruna bir araya gelmesini nasıl açıklayabilecek. Sizce gerçek Atatürkçü CHP`’iler bunu sineye çekerler mi dersiniz? Bence asla derim. Sadece sayın Kılıçdaroğlu mu dersiniz! Tabii ki hayır. Kılıçdaroğlu; “Sayın Davutoğlu, biliyorum kızacak ama Türkiye Cumhuriyeti Hükümetlerinin bugüne kadar bünyesinde barındırdığı “En çapsız Dışişleri Bakanıdır” dediği Davutoğlu karşılık olarak “Adam olana adam gibi cevap verilir, ben onu adam sınıfından da saymıyorum, adam müsveddesi demeyi bile kendisine çok görüyorum” diyordu. Ali Babacan, Kılıçdaroğlu için "Üç rakamı çarpıyor. Sonra topluyorsunuz hesap yanlış çıkıyor. Bir ay geçti hala cevap yok. SSK açığı 200 kat artmış. Ben gençlerin hoşuna gidecek bir şey söyleyeyim de oradan biraz oy tırtıklayayım, ‘Ben kimlerin gözünü neyle boyayabilirim’ derken Kılıçdaroğlu, Babacan’ı Yüce Divan’a göndermekle tehdit ediyordu. Acaba hangi güç bunları bir araya getirdi dersiniz… Sayın Karamollaoğlu, 12 Şubat’ta yapılan yuvarlak masa toplantısıyla ilgili olarak sayın Bahçeli’nin, Masanın gizli ayağı HDP’dir açıklamasına cevaben, BBC News Türkçe yayınındaki konuşmasında, sayın Bahçeli'nin yaklaşımını üzülerek takip ediyorum. Bir partinin genel başkanı, ayağı yere basmadan "bu tip değerlendirmeler bana avantaj sağlar" diye bir yorum içine girmemeli. Böyle şey mi olur? HDP orada olmayacak, gündeme gelmeyecek ama siz diyeceksiniz ki "orta direkte bu var..." Bu doğrudan doğruya yalan. Bunu söylemek, yalan söylemek. Şunun farkında değiller, yalan söylemek siyasetçinin itibarını ortadan kaldırır! diyordu. Sayın Bahçeli’nin itibarına vay ki vay, HDP Kılıçdaroğlu’nu desteklemeyeceğini!!! açıklarken, PKK Kılıçdaroğlu’nu yerden yere de vuruyordu!!! “Gerçekten çoook haklı çıktınız sayın Karamollaoğlu!!! Bununla yetinmeyen sayın Karamollaoğlu, Rahmetli Erbakan Hoca’nın "Eğer Ayasofya'da gümbür gümbür ezanlar okunuyor, Hakk'ın sesi bütün dünyaya ilan ediliyorsa, o zaman da biliniz ki; Türkiye'de Millî Görüşçüler hakimdir, inananlar hakimdir” dediğinden habersiz olmasının ötesinde, fetih sembolü olan Ayasofya’nın bazı bölümlerinin müze olabileceğini ifade ediyordu, tarihi camileri görmek isteyen turistlerin rahatlıkla gezebildiklerinden bihaber olması mümkün değildir diye düşünüyorum. Siyaset yapmanın erdemlilerin işi olduğunu savunanlar TV kanallarında, birilerini veya içinde yer aldıkları topluluğu yüceltmek uğruna bazı terimleri istedikleri gibi kullanarak acizliklerini gösteriyorlar. Rahmetli Erbakan Hoca’nın uğraşıları sonrasında hak ettiği mücahit sıfatını birileri için rahatlıkla kullanabiliyor. TV5 kanalında yapılan bir programda, kerameti kendinden menkul bir zat-ı muhterem de; daha önce bir başka programda söylemiştim şimdi burada da söyleyeceğim diyerek “Millet İttifakı ilimsel bir ittifak, Cumhur İttifakı ise bilimsel bir ittifaktır demekte bir beis görmüyordu, Daha neler duyacağız hadi hayırlısı… Sizlerin ilgisine kutsal kitabımız, Kur’an-ı Kerim`den bazı ayetlerin mealini sunuyorum; “Hepiniz topluca, sımsıkı Allah’ın ipine sarılın, parçalanıp ayrılmayın.”(Âl-i imran: 103) “Onlar ki, dinlerinde ayrılığa düşüp gruplara ayrıldılar.” (Rum: 32) “Onlar kendilerine ilim geldikten sonra, birbirlerini çekememezlik yüzünden ayrılığa düştüler. Eğer belirli bir süre için Rabbinin verilmiş bir sözü olmasaydı, aralarında hemen hükmedilerek iş bitirilmiş olurdu.” (Şûrâ: 14) “Aralarında çıkan gruplar, birbirleri ile ayrılığa düştüler. Acıklı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin hâline!” (Zuhruf: 65) Ve bir Hadis: “Ayrılık yapan bizden değildir.” Milliyetçi muhafazakâr olduğunu iddia eden partilerden biri, 'Başkan Apo’nun heykelini dikeceğiz’ diyen ve sırtlarını terör örgütüne dayayanların olduğu, biz bu güne kadar kirli pazarlıkları reddederek geldik, partimize kumpas kurularak dayatılan Cumhurbaşkanı adayıyla, ölümle sıtma arasında tercihe zorlandığımız, şahsi hırsları Türkiye`ye tercih edilen, kumar ve noter masasında olmayız diyerek kalkan, sonrasında ülkemizin çok değerli vatandaşları olan sanatçıların hışmına uğrayan “sifonu çek gitsin” denilen, sayın başkan!!! Şimdi nerede ne işle meşgul? İçinizden bir çoğunun 14 Mayıs’ın bir an önce gelmesini, Türk insanının emperyalist kapitalist sömürgeci kan emicilerin, yazılı, görsel medya, internet ve sosyal medya kullanarak, kin, nefret, aşağılayıcı, küfürlü, paylaşımlarıyla inancımıza hakaret eden yerli işbirlikçi taşeron kuklalarının gerekli derslerini aldıklarını, vatanı milletiyle bölünmez bütün olduğumuzu görmelerini sabırsızlıkla beklediğinizi biliyorum. Not: CHP Milletvekili Yunus Emre; İktidara geldiğimizde yerel özerklik önündeki engelleri kaldıracağız. Bu Türkiye`yi bölecek bir şey değildir… “Milli sınırlar içinde bulunan yurt parçaları bir bütündür; birbirinden ayrılamaz”… M.K. ATATÜRK