28 Mayıs 2023 tarihinde yapılan ikinci tur Cumhurbaşkanlığı seçimi sonrası bu güne kadar geçen süre zarfında yaşananlar, Cumhuriyetimizin 100. yılında, Türk siyasi hayatında yer alan yön verenleri anlamamıza yardım eden turnusol kâğıdı vazifesini görüyordu.
Seçimler öncesi yabancı dostları, çeşitli TV, gazete, köşe yazarlarının mürekkeplerinin son damlasına kadar destekledikleri masadaki, 6 görünür, bir görünmez siyasi partinin defalarca bir araya gelip yüce ilkeleri! (Erdoğan düşmanlığı) konusundaki görüşmelerini ve vaatlerini (bir ara 6 siyasi parti liderinden Asena masayı kısa bir süre terk etmiş olsa da) T.C vatandaşlarına ve dostlarına açıklıyorlardı.
Seçim akşamı takke düşüp kel görününce, her fırsatta demokrasi ilkeleri konusunda bir araya geliyoruz söylemlerini, yere göğe sığdıramadıkları adayları sayın Kılıçdaroğlu için düzdükleri methiyeleri unutup, hiç suçları yokmuş havasında, yanlarına aldıkları tayfalarla birlikte gemiyi terk etmekte tereddüt etmedikleri gibi, kaptan seçtikleri zat için pek te hoş olmayan açıklamalarda bulunmaktan geri durmadılar. Türk siyasi Tarihi böyle büyük bir siyasi saygı ve nezaket görmemiştir…
Sırf bununla mı sınırlı kaldı dersiniz! Tabii ki hayır. Seçim süresinde Kılıçdaroğlu’nun kerhen yanında oldukları ortaya çıkanların yanı sıra, Cumhurbaşkanlığı yardımcılığı olmadı parti başkanı olayım diyen zatın, seçimlerin kaybedilmesinde hiçbir sorumluluğu yokmuş gibi davranarak, Kılıçdaroğlu’na değişim gerekiyor parti başkanlığını bırak çağrısı, CHP Genel Başkanlığı yapmış, uzun süre milletvekilliği yapan zatı muhteremlerin destek vermesi, birilerinin Ankara’ ya yürümesi, bir kere daha CHP yönetiminin, değişim’den anladıklarının, halkın istekleri ve ülke çıkarları için yapılması gereken olumlu değişimler yerine, ne yazık ki parti başkanı ve yönetimdeki şahısların değiştirilmesi olduğu anlaşılıyor.
İki seçim öncesinde, Türk toplumunun sorunlarının çözümü için fikir üretmek yerine, tavan yapmış Cumhurbaşkanı Erdoğan düşmanlığıyla dumura uğramış akıllarıyla, sanatçı, siyasetçi, yazar çizer sade vatandaşların olduğu, kendi doğruları için tuvalet terliğine oy vermeye razı olanlar, terör destekçileriyle yapılan kirli pazarlıklara sesini çıkarmayan, masayı kısa süre terk eden Asena’nın üzerine sifon çekenlerin, seçim sonrası, seçime kadar sayın Kılıçdaroğlu için yaptıkları güzellemeler yerine kullandıkları, tu kaka sözcükleriyle “Kabahati gelin etmişler, kimse almamış’’ atasözünün en belirgin örneğini veriyorlardı.
Türkiye Cumhuriyeti ve Türk Milleti’ni, yüz yıllardır dünya üzerindeki emperyalist kapitalist sömürgeci ülkeler tarafından kuşatma altına alınarak yok edilmek için dahili bedhahlarla el ele her türlü kirli oyunlara maruz bıraktılar, bu günlerde dost kisvesi altında devam ediyorlar.
Seçim sonrası, deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlarımıza yapmış oldukları yardımları, taraftarı oldukları siyasi görüş lehine olmaması sebebiyle, haram eden, lümpen kesimin ruhsuzları, ekonomideki sıkıntıdan mağdur olanları; ‘’Oh olsun size, onlara oy verir mi siniz, bizim tuzumuz kuru sizler düşünün’’ diyerek el ovuşturan zavallı kesimin, çalışanlar ve emekliler için yapılan maaş artışları sonrası, “Bekara karı boşamak kolaydır’’ atasözünde vücut bulan, kalbi insanlıktan, hürmet ve merhametten yoksun bilgisizlerin, maaş zamları için ekonomik sınırların yanı sıra, akıl sınırlarını aşan uçuk rakamlar telaffuz etmeleri, abesle iştigalin ta kendisi oluyordu.
Hayat pahalılığı, aklın doğrultusunda çözülmeye çalışılırken, en büyük destekçisi bencillikten uzak, merhamet, hürmet, şefkat, sevgi, saygı, acıma, erdem gibi hasletlerin olduğu kalbin rehberliğinde olduğunda başarılı olur.
Şubat ayında ülkemizde meydana gelen asrın felaketinin yaralarını sarabilmek, sömürgeci emperyalist ülkelerin, ülkemiz üzerinde oluşturduğu olumsuz ekonomik koşulların toparlanması için yapılan bazı vergilendirmeleri fırsat bilenler, maaşlara yapılan zamlar henüz muhataplarına ulaşmamışken, gün ağarmadan, haksız kazanç elde etmek, gelirlerini çoğaltmak için ellerindeki mallara sahip oldukları gayrı menkullerin kiralarına, vicdani kontrolü kaybetmiş aklın yönlendirmesiyle zamlar yapmaktan geri durmuyorlar. Unutmayalım en iyi kanuna sahip olsanız bile, kanun, vicdanı olmayanların elinde zülüm silahı olur.
Yazılı ve görüntülü medya, haksız kazanç elde edenleri ifşa etmek yerine, benim için “kabak tadı veren’’ kapalı kapılar arkasında yapılanların duyurulmasıyla, Türk halkının sinirlerini bozan açıklamalar, genel seçim ve Cumhurbaşkanlığı seçimleri sonrası Millet İttifakı’nın lokomotifi CHP’nin içinde yaşanan iktidar savaşları ve CHP tarafından fonlanan gazeteciler, TV kanallarının karanlık ilişkilerinin ifşasıyla, bağımsız özgür basın ve yayın ve TV diye yaygara koparanların yüzsüzlüğü.
Bunlar mı ülkeyi idare edeceklerdi! Bir kere daha görüldü ki, basiretli Türk halkı doğru karar vermiş.
CHP’nin içinde siyaset yapan ve kendilerini M. Kemal ATATÜRK’ ün havarisi görenlerin dikkatine!
Benim havarilerim yoktur. Memleket ve millete kimler hizmet eder ve hizmet yeteneği ve kudretini gösterirse havari onlardır (Nutuk II. S 794)