Ülkemizde fırsatlardan istifade ederek, isimlerinin önüne de, siyasetçi, sanatçı, gazeteci, profesör, din adamı, vs. gibi sıfatlar kullanan çok değerli beyaz yakalı bir takım zatı muhteremler bulundukları yerden, ülkemin nezih, kadirşinas, vatansever, inançlı insanlarını küçük görmekte, buldukları her fırsatta hakaretvari sözlerle, basılı, görsel, internet, vs., üzerinden sözüm ona kendilerine göre çıkarlarına ters düşmeden, bilgileri yetmese de olayları çarpıtarak hayatın doğrularını! göstermekteler.
Kendini sanatçı gören biri, nefislerin terbiye edildiği, yardımlaşmanın zirve yaptığı içinde 1000 aydan daha hayırlı olan geceyi barındıran Ramazan Ayı sonrası Müslümanlarca kutlanan Ramazan Bayramı’nı, “Şeker Bayramınız kutlu olsun… Ramazan Bayramı Kenan Evren’in uydurmasıdır” münasebetsizliğini yapmakta bir beis görmüyordu. Acaba karıştırmış olabilir mi? Şeker bayramı, şeker pancarı hasatı sonrasında mıydı yoksa…
Bu zatı muhterem, sözde sanatçı, alışkanlık haline getirdiği ve eline geçen her fırsatta, içindeki kin ve nefretin, hazımsızlığı şişkinliğiyle Cumhurbaşkanına hakaret etmeyi sürdürürken,14 Mayıs Cumhurbaşkanlığı seçimlerine katılacak olan adaya, sen katılma, durumu aklının süzgecinden bir kere daha geçir. Benim, emperyalist kapitalist devletlerin, terör örgütü PKK- FETÖ vs. desteklediği aday kazanamaz yollu yazıyı, sözde Atatürk’ün yolunda olduğunu iddia eden gazetedeki köşesinde yayınlıyordu.
Toplumda kabul gören genel bir kanı; kadının toplumun gelişmesinde büyük bir pay sahibi ve ilk sırada olduğudur. Zira çocukların doğumdan sonra gelişirken aldıkları terbiyeyi, insan sevgisini, vatan sevgisini, inancını öğreten, ilk öğretmenleri annelerimiz yani kadınlarımızdır.
Kadınlarımız ince duygusal ve sevecenlikleriyle, her zaman her yerde bulunmakla topluma örnek olacak davranışlarla hayatı daha yaşanabilir bir duruma getirir diye düşünenlerin sayısı az değildir. Lakin, insan kadın sıfatının önüne çeşitli sıfatlar alan bazıları hem hemcinslerini, hem de toplumun
bir kesimini, yaşadıkları hezeyan sonrası, küçük görme, aşağılama, hatta tehdit etmeye varan sözler sarf etmekten imtina etmezler.
Parti Başkanı sıfatıyla TBMM`de grup toplantısında ortalığa yağmur taneleri gibi kovan saçarken, muhalif olduklarına hakaret ediyordu. Bir hışımla kumar masası, noterlik dediği yerden kalkarken, kendilerine edilen hakaret ve küfürleri duymayarak, görmeyerek, üç gün sonra geriye süt dökmüş kedi misali süklüm püklüm dönüyordu.
Dönüşü muhteşem olan Asena’nın en büyük icraatı, gözünü kırpmadan, Dini, Vatanı, Milleti, Bayrak, uğruna canını veren aziz şehidimizin yakınına küfür ederek terbiyesizlik yapan zatı, Kocaeli 1.Sıra Milletvekili adayı yaparak ödüllendirdi. Ne de olsa ince ruhlu sevecen başkan!
Başkanın sevecenliğinin yanı sıra aile ekonomisinde son derece tutumlu olduğu, kendisine sorulan TOGG alacak mısınız sorusuna: “Benim o kadar param yok. Kocama bir sorayım bakalım, onun alacak durumu var mı? Varsa alırız” cevabıyla anlaşılırken, makam aracı olarak kullandığı, Audi A8 Long 9 Milyon TL’den başlayan fiyatlarla satılırken TOGG 953 Bin TL`ye satılıyor. Müthiş bir tutumluluk sergilenmesi!
Ülkemizde ve dünyada bir çok insanın ölmesine, ülke ekonomisinin olumsuz yönde etkilenmesine vesile olan Koronavirüs pandemisi sırasında Ayşenur Arslan’ın programında, gaipten aldığı bilgiler ışığında, koronavirüs sebebiyle ölenlerin yaşlılar, çoğunlukla da AK Parti seçmenleri olduğunu söyleme gafletinde bulunan Şeyda Taluk hanımefendi, yakın zamanda katıldığı programda, yapmış olduğu derin! araştırma sonrası varmış olduğu sonucu evlere şenlik şu cümlelerle aktarıyordu.
AK Parti’yi bugün AK Parti yapan, bu kadar büyümesinin, hala iktidarda kalmasının nedenlerinden biri de kadın seçmendir. Kadın seçmenin büyük bir çoğunluğu ev kadınıdır. Sen, ben kadın nüfusunun içerisinde küçük bir azınlığız. Kendimize iyi eğitimli, beyaz yakalı diyelim. AK Parti’yi destekleyenler orta ve alt gelir grubuna sahip kentlerin çeperlerinde yaşayan ya da kırsalda yaşayan kadınlar. Bilgisizliğin zirve yaptığı ne analiz ama!
Dün olduğu gibi bugün de TC’yi parçalayıp bölmeye çalışan emperyalistlerin emrinden çıkmayan, terör örgütü PKK’nın uzantısı olan dünkü HDP ve bugünkü YSP’deki kadınların durumu hiçte iç açıcı değil, Biri sırtını çekinmeden utanmadan terör örgütlerine dayadığını söylerken, bir diğeri dağda aldığı silahlı eğitim sonrası, parlamento seçimlerinde milletvekili adayı olma cüretini gösteriyor, Eş genel başkan sıfatlı bir diğeri, ağababalarından aldığı destekle "Sizin milli yerli bir otomobiliniz var ya Togg, işte 14 Mayıs sabahı sizi yerli ve milli otomobilinize doldurup hepinizi yolcu edeceğiz" diyecek kadar küstahlaşıyordu.
Saadet Partisi’nin İstanbul Kadın Kolları Başkan Yardımcısı Habibe Erdoğan, benim başım kel mi, ben niye geri kalayım derken bombayı patlatıyordu: “Hakkın yeryüzüne hâkim olması için mücadele eden kişiye Mücahit denir. Yoksullukla mücadele etmek, adalet için çabalamak, liyakate uygun davranmak Allah’ın rızasını kazanmak ve cihat etmek değil midir? Sn. Kılıçdaroğlu sadece bir aday değil, bu ülkeye dair umudumuzun, karanlıktaki ışığımızın ortak temsilidir.” (Rahmetli Erbakan hocanın mücahit sıfatı çok da ucuza gitti).
Seçim sandıkları süper lig futbol takımlarının seyircilerinin sayısının belirlendiği yerler değildir!
Hayatın her anında, her işte, her mevkide olduğu gibi, siyasette de haddini bilmek gerekiyor.
Not: 40 vagon dolusu pamuk, kuru soğan sebze ihraç eder, bir vagon dolusu makina alırdık.
1975 ile 2001 arası Türkiye'ye toplam doğrudan yabancı yatırım girişinin 14 milyar dolar. 2002-2023 Şubat döneminde bu rakamın 254,2 milyar dolar.
2022 sonu Türkiye savunma sanayi yüzde 80. Tank, Top, Uçak, İHA, SİHA, Helikopter, TCG Anadolu, IMECE. Karadeniz doğalgazı.