Kültür ve sanatın her dalı ayrı güzel. İzmir de bu anlamda öncü şehirlerden biri. Sokağından müzesine kadar her yer buram buram kültür kokar. Bu kentte yaşayan bir sanatsever olarak gezip görmeye çalışıyorum. Son keşfim ise Arkas Holding tarafından yeniden hayata geçirilen Mattheys Köşkü… Bu tarihi yapının kapısından girer girmez büyüsüne kapılmamak elde değil. Mimarisi dışında bahçenin peyzajı ve eski Bornova köşklerinin minyatürleri sizi etkisi altına alıyor. Hatta saatlerce hiçbir şey yapmadan bahçesinde oturabilir ya da kafesinde çayınızı içebilirsiniz. 243 yıllık tarihe tanıklık etmiş olan bu köşkün geçmişi ayrı önem taşıyor. Yazlık olarak inşa edilen bu yapının o dönemki sahibi Hortense Wood kadın hakları savunucusu, yazar ve ressam olması dışında bir Atatürk hayranıdır. Bu köşkte Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğinin konuşulduğunu günlüğünde kaleme alan Wood, ayrıca 1920’lerde Mustafa Kemal Atatürk cephedeyken onunla mektuplaştığını ve 1922 yılında Türk-Yunan savaşı sırasında İzmir’e gelen Ulu Önder’i ağırladığını da belirtmiş. Söz konusu Atatürk olunca bu köşkün önemi benim için daha da arttı. ‘Geçmişi hatırlatmak’ vizyonuyla restorasyon çalışmalarına başlayan Arkas Holding’in, bu köşkü Cumhuriyetimizin 100. yılında kazandırması alkışı hak ediyor. Bununla bitiyor mu? Tabii ki de hayır! Çünkü köşkün içinde ayrı bir güzellik bekliyor bizi. Yüzyıllardır ünü dünyaya yayılan el dokuması halılardan oluşan bir koleksiyon. Anadolu kadınının ilmek ilmek dokuduğu emekleri. Kök boyada kullanılan bitkilerden tutun, halının nasıl işlendiğine kadar her türlü detay anlatılmış. Hatta çocuklar için hazırlanan etkinlik masası, bana ortaokul dönemlerimi hatırlattı. İş eğitimi ve ev ekonomisi dersinde tezgah hazırlayıp, çivilere geçirdiğimiz iplerle dokuduğumuz kilimler aklıma geldi. Dokudukça tarak aracılığıyla iyice oturtulurdu. 90’lar neslinin hatırlayacağı bir etkinlik. Çözgülere sırasıyla ipliklerin çeşitli şekillerde düğümlenmesi ile oluşan el dokuması halıların her biri farklı kültürel etkiler barındırıyor. Bu sanatın nadide örneklerini gelecek nesillere aktarmak amacıyla Arkas Halı Koleksiyonu’ndan derlenen koleksiyonda 16. ve 19. yüzyılları arasında Batı ve Orta Anadolu’da Uşak, Çanakkale, Bergama, Konya, Karapınar, Akhisar, Gördes, Kula, Milas yörelerinde üretilmiş el halıları yer alıyor. İnceledikçe o dönemde bu motiflerin nasıl işlendiğini düşünüyorsunuz. İnsanın hayran kalmaması mümkün değil. Sergide özellikle Memluk Halıları dikkatimi çekti. Çünkü tam veya parça halinde yaklaşık 120 örneği günümüze ulaşmış. Bunun bir örneği de Mattheys Köşkü’nde mevcut. Türkiye’nin ilk halı belgeseli olan “Anadolu Halısı:Ruhumun Dili, Sözümün Rengi”ni bu sergiyi gezenler mutlaka izlemeli. Hem tarihi önemi olan köşkte hem de yüzyıllar öncesine dayanan el dokuması Anadolu halılarının arasında güzel bir yolculuk sizi bekliyor. Kim bilir benim kaçırdığım güzel bir detayı belki siz yakalarsınız.