İzmir Otogarı’nın bir belediye şirketine, İZULAŞ'a devredilmesi aslında doğru olmuştur.
Dönemin İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Burhan Özfatura’nın eseri olan otogar işletmesi, uzun süre ihale yoluyla Mehmet Niyazoğlu’nun (İZOTAŞ) şirketine verilmişti. Merhum Niyazoğlu döneminde bu tesis tam anlamıyla korunamamış, bir anlamda şirketin malı konumuna getirilmişti.
Kara yolculuğunun çok önemli bir bölümünü yüklenen bu tesis, bakımsızdı, pislikten geçilmiyordu, otobüs firmaları tam anlamıyla kontrol ve denetim altında değildi. Burasıyla ilgili haber yapmak isteyen gazeteciler de engelleniyordu.
İzmirli, kendini burada belediyenin bir tesisinde değil, tam aksine tanımadığı bir yabancının tesisindeymiş gibi hissediyordu. İZOTAŞ, burasını 2023 yılına kadar kiralamıştı ve kiralama süresini yedi yıl daha uzatmak istiyordu. Ama olmadı, belediye kazandı.
Belediyenin başta temizlik, bakım ve disiplin olmak üzere buraya bir düzen getireceğine inanıyorum.
İmaj çok önemli. 30 yıldır sergilenen bu imajın da değiştirilmesi hepimizin beklentisi.
İzmir Otogarı, 120 bin metrekarelik alanı ile Türkiye’nin en büyük otogarı. Burada 172 firma faaliyet gösteriyor ve 146 perondan Türkiye’nin dört bir tarafında günde 75 bin yolcu taşınıyor.
Bu değer, korunmayı hak etmiyor mu?
Gece bekçilerine ne oldu?
Bir zamanlar gece bekçilerimiz vardı.
Açık unuttuğumuz kapılarımızı kaparlardı. Her düdük çalışlarında mahalleye güven ve huzur verirlerdi.
Çalışırken yüzlerini görmezdik ama bayramlarda onları tanıma fırsatı bulurduk.
Aradan zaman geçti, yok oldular.
Arandılar.
Sonra yine gündeme geldiler. Baktık yağız delikanlılar birer ikişer gece bekçisi olmuş.
Ama nedendir bilinmez, onları geceleri değil gündüzleri çalıştırdılar.
Geceleri yine kaderlerine terk ettiler.
Sokaklarda turlayıp duruyorlardı ama öğrendik ki, kimlik sorma yetkileri yokmuş. Bu defa polis memurlarına eşlik ederek görev ifa ettiler.
O da olmadı ki, bu bekçi kardeşlerimizi görmüyoruz artık.
Bırakın geceyi gündüz bile ortada yoklar.
Gece bekçiliği, biliyoruz bugün zor bir görev. Ama yetkiyle donatılırlarsa ve güven ortamında görev yaparlarsa en çok ihtiyaç duyduğumuz huzura onlar sayesinde yeniden kavuşabiliriz.
Hiç değilse bir süre
Belediyelerin kültür hizmeti sunması kaçınılmaz. Burada en çok da konserler yoluyla hizmet sunulması tercih ediliyor. Halk, sevdiği sanatçıları görme, dinleme imkanı buluyor.
Bunların hepsi güzel de; borç batağı içinde bulunan bazı belediyelerin, büyük bütçelerle konserler düzenlemesi de yanlış.
Hiç değilse düze çıkıncaya kadar bu tür harcamaları yapmasalar, ne olur?
“Konser yapmıyor” diye eleştirilen belediye görmedim. Halk buna ses çıkarmaz. İşte, Şevval Sam konseri için Konak Belediyesi’ne yapılan teklif, belediye tarafından reddedildi.
İsabet oldu. Çünkü TUSAŞ’taki elim olay dolayısıyla zaten bu tür etkinlikler askıya alınmıştı.
Kimse temel hizmetleri almadığı bir ortamda keyifle eğlenemez zaten.
İBRAHİM ORMANCI
Tereciye tere satacağına ne bileyim cep telefonu, internet paketi bilemedin tencere-tava sat!
***
Sen ağa ben ağa ama sen kalantor ağa ben züğürt ağa loooo!
***
Bazı yerlere erkekler damsız giremez, bazı yerlere de kadınlar endamsız giremiyor!
***
“Bir çiçekle bahar olmaz'' diyen adama ''Bir böcekle de kış geçmez'' demek müstahaktır!