Sokakta üşüyen kalplerimiz mi, yoksa onlar mı?
Hatice Korkmaz
İnsan haricindeki canlıların da haklarının olabileceği düşüncesini benimsememiz gereken yıllardan, çok zor sınavlar vererek geçiyoruz. Dünyada yer alan 193 ülke içinde anayasalarında hayvan hakları ve hayvanların korunmasına ilişkin hükümler içeren 49 ülkenin yer aldığı belirlendi. Türkiye’de ise 1982 Anayasası’nda hayvan hakları ve hayvanların korunmasına ilişkin doğrudan bir hükmün olmadığı tespit edildi. Çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nda da hayvan haklarını koruyan ve güvence altına alan hükümlere ihtiyaç duyulduğu söylenebilir. Ülkemizde, hayvan hakları 2004 yılında çıkarılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu kapsamında düzenleniyor. Bu kanun, tüm hayvanların eşit olduğunu ve kanun hükümleri çerçevesinde yaşama haklarına sahip olduklarını belirtiyor. Yeterli mi peki? Hayır. Ülkemizde hayvan hakları ihlali durumunda hapis cezası yaptırımı bulunmuyor ancak para cezası uygulanıyor.
MAMA BAĞIŞINDA BULUNMAK İÇİN TIKLAYIN
Hayvanların vücut bütünlüğüne yönelik saldırılar, işkence benzeri fiiller, “suç” değil “kabahat” olarak değerlendirilmekte ve bu kapsamda yaptırım olarak sadece idari para cezaları öngörülmektedir. Bir cana zarar veriyorsun ve parası neyse ödüyorsun. Bu kadarcık! Tam olarak komik rakamlara tekabül eden bu cezalar (minimum 300 TL - maksimum 600 TL) kesinlikle caydırıcı nitleliği taşımaktan uzaktır. Sonuç olarak ülkemizde yasal düzenlemler olmasına rağmen, uygulamada büyük eksiklilikler mevcuttur. Ne yazıktır ki, dini islam olan ülkemizde tüm yaratılmışlara merhamet etmek nitekim bize verilen sorumlulukların başında gelirken değil merhamet etmek, eziyet etmeseler bari deyip şükredecek konuma geldik.
MAMA BAĞIŞINDA BULUNMAK İÇİN TIKLAYIN
Kanunların yetersizliği ile birlikte çığ gibi büyüyen birçok sorun da beraberinde geliyor. Gerek uygun şartlarda olmayan ülkemin barınaklarının sorunu, Kısırlaştırma yetersizliği, hayvan ilaçlarının yüksek maaliyeti ve firma yetersizliği insanların bilinçsizliği ile birleşince insanoğlunun kendi cehennemini hazırlayışı kaçınılmaz oluyor. Yapılamaz biir şey değil, örnekleri mevcut. Avrupa bizi kıskanıyor ya hani. Neyi? Barınaklarınızdaki durumu mu, köpeğe tecavüzün bedelinin 600 TL olmasını mı? Kısırlaştırma diye topladığınız hayvanları şehir çöplüklerine ölüme nasıl bırakışınızı mı kıskankıyor Avrupa? Çok değil, sadece kendimizin yaşam hakkımız olduğuna olan inancımızı bir köşeye bırakıp diğer canlılara da, sevmiyorsanız bile saygı duymak zorundasınız. Sokaktaki bir köpeğin başını okşamanın, karnını doyurmanın verdiği mutluluğu bir bilseniz hele. Onlardan öğrenecek çok şeyimiz var. Sessiz bakışlarıyla anlatmak istediklerine bir kulak verseniz neler neler söylüyorlar. Sadakat onlarda, karşılıksız sevgi, merhamet, arkadaşlık onlarda, yardımseverlik onlarda. Kedi köpek üşümez diye sıkılıp sokağa saldığınız canlı emin olun üşüyor, donuyor. Ayağınızla duran köpeği tekmelediğiniz canlının da canı acıyor. Üstelik onlar dertlerini dile getiremiyor bile. Bırakın da önümüze bakalım.
MAMA BAĞIŞINDA BULUNMAK İÇİN TIKLAYIN
Neler yapılabilir, onları tartışalım.
Yorumlar