Yapay zeka (AI) teknolojileri son yıllarda hızla gelişiyor. Bu gelişmeler, iş dünyasında insanların endişeyle karşıladığı bir soruyu da gündeme getiriyor: Bu konuda akla gelen en yakıcı konu, “Yapay zeka işimizi elimizden alacak mı?” sorusu.

Neredeyse her geçen gün yeni bir yapay zeka özelliği ortaya çıkıyor, bu yüzden işin ucunun nereye kadar varabileceğini kestirmek mümkün değil. Bu durum da ister istemez bir tedirginlik kaynağı. Ve şunu düşünüyoruz: Sonuçta insan zekasını taklit eden bir teknoloji, rutin hayatımızı kolaylaştırırken, acaba yaşam şartlarımızı ve insan değerini düşürmüş mü olacak? 

Yapay zeka (AI) nedir?

Bilgisayar sistemlerinin insan gibi düşünme ve karar verme yeteneğini geliştirmek için kullanılan bir teknoloji olarak tanımladığımız AI sistemleri, çeşitli etkileşimlerden elde edilen verileri kullanarak öğrenme, planlama, bilgi temsili, algılama ve problem çözme gibi işlevler gerçekleştirıyor. Üretim hatlarından ofis ortamlarına kadar pek çok alanda insan emeğini azaltma potansiyeline sahip olan yapay zeka teknolojisi sadece üretim süreçlerini değil, aynı zamanda karar verme süreçlerini de kökten değiştirebilecek bir durum.

Tehdit mi, fırsat mı?

Sesli asistanlardan dil çevirilerine, öneri sistemlerinden navigasyona, sosyal güvenlikten sağlık hizmetlerine ve savunmaya kadar pek çok alanda kullanabildiğimiz ve hayatımızı gerçekten kolaylaştıran yapay zeka, iş gücünü yeniden eğiterek, yapay zekayı iş dünyasına daha hızlı entegre edebiliyor. Böylece insanlar daha stratejik işlere odaklanabilmek ve iş gücünün değerini artırmak mümkün. O nedenledir ki, teknolojiyle birlikte nasıl çalışacağımızı akıllıca planlamamız gerekiyor.

Ancak yapay zekanın iş dünyasında getirebileceği bazı riskleri de göz ardı etmemek lazım. Bunların en başında geleni de bazı meslekler için işsizlik riski artabilecek olması. Özellikle sinema ve dizi sektörlerinde bu risk her geçen gün büyüyor. Artık herkes yapay zeka sayesinde kendi evinde kendi filminin yönetmeni olabilecek. Yapay zeka ile kolaylıkla film, dizi ve hatta müzik üretilebilmek mümkün. Bir tıkla kitap bile yazılabiliyor. Böyle devam ederse, birçok insan yaratıcılığını kaybedecek gibi görünüyor ve bu durum oldukça korkutucu.

Bugüne kadar pek çok değerli sanat eseri ortaya çıktı ama şimdi yapay zeka teknolojisiyle sanat dünyası farklı bir hal aldı. Bir tıkla ünlü sanatçıların eserlerine neredeyse benzer kopyalar üretebiliyorsunuz. Mesela, bir Monet tablosunun yapay zeka tarafından yapılmış bir benzerini düşünün, artık bu mümkün. Peki, bu durum sanat adına bir sahtekarlık değil mi sizce de?

Sanat eserlerinin yaratılışında harcanan emek, duygu ve derinlik ne olacak? Gelecekte, teknolojinin ilerlemesiyle insan yaratıcılığı nasıl etkilenecek? Yapay zeka insanları daha mı yapaylaştıracak? Bu ve benzeri aklımıza gelen daha birçok soru var. Mesela edebiyatta bile yapay zeka tarafından yazılan kitaplar yayımlanmaya başlandı. Bu durum, sanatın ve yaratıcılığın gerçek değerini düşürebilir mi?

Belki de ileride yapay zeka ve insan yaratıcılığının nasıl bir arada var olacağı konusunda yeni bir denge bulunabilecek. Ama şimdilik, teknolojinin sanat dünyasında açtığı yeni ufuklar ve beraberinde getirdiği sahtekarlıklar önemli bir tartışma konusu.

Geleceğin iş dünyasında yapay zekanın etkisi kaçınılmazdır; önemli olan bu değişimi doğru yönetmek ve toplumun genel refahını artırmak için uygun çözümler bulmak ve gelistirmektir. Teknolojinin insan emeğini azaltacağı doğru, ancak bu, insanların tamamen işsiz kalacağı anlamına gelmez. İnsanların, yapay zekayı doğru şekilde kullanarak, daha yaratıcı ve sratejik alanlarda kendilerini geliştirebilmeleri mümkün.

Eğitim ve adaptasyon

Yeni bir okul yılı başlayacağı zaman, ChatGPT ve diğer yapay zeka uygulamalarının eğitim üzerindeki etkileri tartışılıyor. Öğrencileri tembelliğe mi yoksa çalışmaya mı teşvik edeceği konusunda birçok farklı görüş var. Aynı şekilde, yapay zekanın iş hayatında da büyük değişikliklere yol açması beklentisi hakim. Teknoloji, öğrencilere bilgiye kolay erişim sağlayarak yaratıcı düşünmelerini teşvik edebilir. Ancak, bu teknolojinin yanlış kullanımı tembelliği ve yüzeysel öğrenmeyi artırabilir. İş dünyası bu dönüşüme hazırlıklı olmalı, çünkü bu, çalışanlar ve işverenler açısından kritik bir konu.

Son tahlilde diyoruz ki; “Yapay zeka, önümüzdeki 30 ila 50 yıl boyunca tüm sektörleri ve meslekleri dönüştürecek, ancak insanları göz ardı etmeyecek. Onu benimseyenler, hızla uygulamaya koyanlar ve verimlilik elde edenler rakiplerinden daha iyi performans gösterecek. Çalışma ekonomisi ve eğitim sistemlerinin bu değişime uyum sağlaması gerekiyor. 

Bunu kucaklayan, erken aşamada uygulayan, rekabette de öne geçecektir. İşgücü piyasaları ve eğitim sistemlerinin bu değişime uyum sağlaması gerekiyor. Teknoloji bizi ileriye taşıyabilir, ancak insan faktörünü kesinlikle unutmamalıyız.”