Geçen hafta deplasmanda hiç beklenmedik bir mağlubiyet alan Karşıyaka, liderlik koltuğunu kaptırmıştı. Üzerine kulüp içerisindeki karışıklık taraftarı ümitsizliğe itmişti. Gelecek pek parlak görünmüyordu. Bu, taraftar sayısını da etkiledi. Bir önceki iç saha maçında tribünler tamamına yakın dolmuşken, bu sefer 3/5 kadar doluluk vardı sadece. 
Rakip Muş Spor'du. Taraftarı kendilerine ayrılan yerin 2/3'ü kadarını doldurmuştu. İlgi vardı anlayacağınız. Muş Spor Kulübü adına da bir pankart hazırlanmıştı. Şöyle yazıyordu: 'ACINIZ ACIMIZDIR'.  Karşıyaka Kulübü Futbol Şube Başkanı Gökhan Şensan'ın resmi vardı. Geçen hafta hayatını kaybetmişti. Centilmenceydi.
Yeşil-Kırmızılı taraftar da centilmenlik yaptı ve 'Hoş geldiniz' tezahüratı yaptı rakip taraftar için.
***
Artık sahaya ineyim.
Karşıyaka sahadan 2-1'lik galibiyetle ayrıldı. Önceki karşılaşmaların neredeyse tıpa tıp benzeri sergilendi. Hem kendisi aynıydı, hem de Muş Spor.
Konuyu açayım. 
Yeşil-Kırmızılılar hiçbir şekilde kısa paslarla hücuma çıkmıyor. Sürekli uzun pasları ve hızlı hücumları tercih ediyor. Rakipleri de tam tersi ayağa kısa paslarla hücuma çıkmak istiyor.
Pas yapmayan ya da yapamayan takım, pas yapan takımı yeniyor. Peki ama bu nasıl oluyor?
Çünkü deneyimli ve yetenekli oyuncuları var. En büyük farkı bu yaratıyor. Çok koşuyor ve çok savaşıyor. Bunu 90 dakikaya yayabiliyor. Rakibi iyi pas yapsa da topun arkasına hemen geçebiliyorlar. Bazen de defans ileriye çıkıyor, hücumcular geriye geliyor. Aralarında 25-30 metre mesafe kalıyor. Yani alan daraltarak kalabalığın içinde pas trafiğini eritiyor. Bunun dışında iki stoperi Abdulkadir Öksüz ve İsmail Güner üst düzey performanslarıyla rakip forvetlere geçit vermiyor. Hatta zaman zaman kaleci gibi şutları çıkardıkları bile oluyor.
Muş Spor maçı da işte böyle geçti. Genel olarak dengeli bir müsabaka olsa da ikinci yarının başlarında konuk takım baskı kurmuştu. Nete yakın gol şansları da yakaladı. Son vuruşlar kötü olunca sadece 1 golde kaldı. Skor olarak geride olduğu için ava giderken az kalsın avlanacaktı. Hızlı hücumlarla kalesine çok getirtti. Son paslar kötü olduğu için olası farktan kurtuldu.

Bornova yokları oynadı

Yine Atatürk Stadyumu, yine Bornova 1877 ve yine kötü futbol. Sahasında Anadolu Üniversitesi'ne 3-0 yenildi.
Karşılaşmaya konuk takım daha iyi başladı. Puan tablosunda Bornova 1877 daha yukarılarda olmasına rağmen karşılaşmayı izleyen tam tersini düşünürdü. Tatsız tuzsuz bir mücadele sürerken, 44. dakikada Yunus Emre Korkmaz doğrudan kırmızı kart gördü. Ev sahibi artık 1 kişi eksikti. Bu da 2. yarıda golleri getirdi.
İki takımında bir oyun anlayışı yoktu. Goller biraz şansa kalmıştı. Defansta kritik pas hataları yapıldı, bunlar değerlendirilemedi.
Kaleci Bartu Kaya gününde değildi sanırım, basit goller yedi. 79'da oyundan alındı.
Maskeyle oynayan Fırat İnal dikkatimi çekti. Topa hakimiyeti ve rahat oynayışını beğendim. Özellikle 10 kişi kaldıktan sonra defans mevkisinde olmasına rağmen orta saha oyunculuğuna da soyundu, sık sık hücumlara katkı vermeye çalıştı.