Neresinde duruyoruz bütün bu yaşama eyleminin? Soru sormak işin kolay tarafı da, sorunun cevabını öğrenme cesareti gösterebilenler gerçekten hala akıl sağlığını günümüz normlarına göre koruyabiliyor mu? Demiyorum ki, bütün 'deliler' gerçeği buldu, her şeyin farkında... Musallat olan bu cehalet sevgisi üzerimizden kalktığında nasıl yaşamaya devam edebileceğiz? Ne zaman bu topyekün beladan kurtulacağız? Günümüz kişisel gelişim zırvalarından biri olan, en güçlü sensin, saçmalığı aşılıp da kocaman bir hiç olduğumuzu farkettiğimizde nefes almak için başka bir sebep bulabilecek miyiz? Camus bile belki farkettiği saçmayı uyumsuzlukla soslayıp yaşamaya devam etmişti ama Sisifos'un cezası, belki de koca hayatımızın tamamı değil midir?

Doğum ile ölüm arası, yalnızca o kişi için var olan bir 'an' olarak görülecekse, sonu olan şeylerin vardığı yer ne kadar önemli? Yaşanan şey en iyisi, en güzeli de olsa, sonu varsa eğer artık bitmiş demektir. İşte tetiklenen yaşama hevesi, gerçeği saklayan koca bir balçıktan ibaret. Oksijenle olan ilişkimizi doğru kurabilmiş olmamız bizi başarı skalasında en iletiye götürmüyorsa, yokuş yukarı tırmanmak da devrilmek de birbirinden o kadar bağımsız değildir. Kavramsallaştırarak sıfat eklediğimiz eylemler, aslında birbirinin kötü kopyası olan bir tekrarı olabilir. Üstüne üstlük, değer atfettiğimiz yargıları tutkuyla benimseyerek keskinleştirdiğimizde, saçmadan da bir o kadar uzaklaşmış, bir anlamda gerçekten körü körüne kaçmış oluyoruz.

Diyelim ki, saçma içselleştirildi. Bunu gerçekten idrak edebilenler, yazının ilk paragrafında da dediğim gibi nasıl yaşamaya devam edebilecek. Eğer, bir anlamda evrim gerçekleşiyorsa, bilinç dedikleri şey gerçeği kavramamak üzerine evrimini sürdürüyor. Bu yüzden hastalıklar vs. kalıtsal olarak nesillerce aktarılırken intihara meyyal aktarımı henüz tespit edilmedi. Evrim, yalnız gelişmekten ibaret olmayan, aslında bir bakıma koruyuculuğu üst düzey olan bir ilerleyiş. Körelenden kurtul, iyiyi sakla... Belki bugünlerde değil ama elbet yarın bir gün saçma anlaşılacak. Sisifos'un cezasını çektiği gören herkes uyanacak. Ki zaten, o zaman saçma kelimesi gerçek anlamını kavrayacak, akla-mantığa uyan ve gerçek anlamına gelecek. 

Modern insan ve yalnızlık, anlamlandırılırken kolaya kaçılan iki kavram olarak görülüyor. Bizden bin yıl sonra yaşayacaklar için 'daha modern insan' kavramı kullanılamayacağına göre, kendimizi bin yıl öncekilerden ayırabilmek adına üstümüze yeni bir sıfat ekleme çabası yalnızca kibirle adlandırılabilir. Üretim biçiminin değişmesi ve toplu yaşama formunun değişmesi bizi atalarımızdan farklı kılmadı. Yalnızca bilincimiz giderek evrim geçiriyor. 

Sözün sonuna gelirsek, yolun sonu yoksa, yolda gitmenin de anlamı yoktur. Varoluşunu arayan, günün sonunda elbet kaybolur.