Günümüzde, hayatlarının bir noktasında her 10 kişiden birini etkileyen yeme bozuklukları, karmaşık davranışlarla kendisini gösteriyor. Yeme bozukluklarının altında yatan sebepler, biyolojik ve çevresel faktörlerin bir karışımı olarak görülüyor. Ancak, bu bozukluklarda geçmişte yaşanan travmaların nasıl bir rol oynadığı, göz ardı edilmemesi gereken önemli bir konu olarak karşımıza çıkıyor. 

Psikolog Giulia Suro, Psyche internet sitesinde yayımlanan yazısında travmalar ile yeme bozuklukları arasındaki ilişkiyi derinlemesine inceliyor. Yeme bozuklukları hakkında yaygın olarak kabul edilen yanlış kanılar, bu hastalıkların yalnızca kilo verme arzusu ya da aşırıya kaçılmış diyetlerin bir sonucu olduğu yönünde. Suro, klinik tedavi uzmanı olarak bu kişilerle çalışmaya başladığında, yeme bozukluklarının aslında ne kadar karmaşık olduğunu fark ettiğini belirtiyor. Yeme bozuklukları, kişinin yiyecekle ve bedeniyle ilişkisini etkileyen beyin temelli bir grup hastalık olarak tanımlanıyor. Bu bozuklukların farklı türleri, kalori kısıtlaması, kusma, aşırı yeme ve sürekli egzersiz gibi çeşitli davranışlarla kendini gösterebiliyor. Yeme bozukluklarının nadiren tek başına ortaya çıktığını belirten yazar, bu bozuklukların sıklıkla anksiyete ve depresyon gibi diğer durumlarla çakıştığını ifade ediyor. Travmaya maruz kalma öyküsü de yeme bozukluğu olan birçok insan için ortak bir payda. Travma, güçlü bir korku veya çaresizlik duygusuyla kendini gösteren bir deneyim olabilir. Bu, tek bir olayın yanı sıra doğal afet gibi dönemsel bir deneyim veya çocuklukta ihmal edilmek gibi daha kalıcı durumlar da olabilir. Son 20 yılda yapılan araştırmalar, travma ile yeme bozuklukları arasında güçlü bir bağlantı olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmalar, yeme bozukluğu semptomları daha şiddetli olanlarda travma öyküsü ve birlikte ortaya çıkan travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) tanısı olasılığının daha yüksek olduğunu gösteriyor. Yeme bozuklukları ile travma arasındaki ilişkiyi anlamak, karmaşık hastalıkların tedavisinde önemli bir adım olabilir. Bu bağlamda, travma geçmişi olan bireylerin yeme bozuklukları ile mücadelesinde daha fazla desteklenmesi gerekir.