İnsanlar şimdiki anı yaşamak yerine geçmiş ve gelecek ile ilgili düşünerek, hayallerinde yaşıyor. İnsan elindeki şimdiki anı umursamayarak, elinde olmayan geçmiş ya da geleceği düşünerek hayatını boşa harcıyor. 

Oysa birey farkındalığını yükseltebilir, tüm dikkatini şimdiki zamana verebilir, daha bilinçli olabilir. Farkındalığı yükselen birey hayatını daha dolu yaşayabilir.

     Günümüzde insanlar kendi öz varlıklarının sırrından bihaberdir. Bu yüzden kendileri ile ilgili bilgileri hep başkalarından öğrenmeye çalışırlar. Çoğu insan başkalarının fikirlerine çok önem verir. Başkaları akıllı olduğunu söylerse kendini iyi hisseder, mutlu olur, aksi olursa üzülür, yıkılır. Başkalarının fikirlerine bağımlı hale gelmiş çok insan var.  

Başkalarının kendisi ile ilgili düşüncelerini kale alan insan, buna dayanarak kendisini bilmeye çalışırsa hep kaygılı ve endişeli olacaktır. Oysa dışarıdan yalnızca yapay kişilik izlenebilir ama ebedi öz asla bilinemez.

Birey ancak ebedi özüne merkezlenerek kendi içindeki sırrı algılayabilir. Bilinç sırrı yalnızca algılanabilir. Bilinci algılamak için gözleri kapatıp bilince dalmak gerekiyor. 

Bilinci algılamayan birey hayatını bilinçsizce yaşar. Bilinçsiz sürdürülen hayatta insan, farkındalığını geliştiremez. Bu yüzden kendini bilemez ve hayatını başkalarının kendisiyle ilgili düşüncelerine göre sürdürür.

Bu aslında genelde tüm insanların yaşadığı bir durumdur. Birey kendi özünü bilmediği için başkalarının onun hakkında söyledikleri şeyler onun özü haline gelir. Çevresindeki insanlar kişiyi övünce havalara uçar, sövünce yerin dibine iner. Bu nedenle birey başkalarına muhtaç hale gelir. 

     Oysa birey öz varlığında bulunan paha biçilmez sırrını algılamaya başlarsa, gerçekten kim olduğunun farkına varmaya başlar ve başkalarının onun hakkında söylediklerine önem vermez. Kişi kendisiyle yüzleşir ve kendini doğrudan gözlemlemeye başlar. Ancak o zaman birey gerçekten yaşamaya başlar. 

Birey kendini gerçekten olduğu gibi gördüğünde var olmaya başlar. İnsan ebedi özünü sadece kendisi gözlemleyebilir. Bunu bir başkası onun yerine yapamaz. Çoğu insan ne kadar dalgın olduğunun bile farkında değildir. Bu durumdan çıkmak için kişi kendisini gözlemlemeli ve dalgın olduğunun farkına varmalıdır. Bunun gibi birey iç dünyasını tarafsızca gözlemlemelidir. 

Anılar, sevgi, nefret, kızgınlık, üzüntü, mutluluk vb. gibi her şey geçicidir. Tarafsız gözlem sonucunda birey uyanık ve dikkatli hale gelebilir. Gözlemci olmak kişiyi, zihinsel ve duygusal olarak gittikçe daha da bütünleşmiş hale ulaştırır. Birey farkındalık ışığı ile parçalanmış kişilikten kurtularak bütünleşmiş hale gelir.

Dünya Değişim Akademisi’nde uygulanan yöntem bilim ile insanın farkındalığı yükselmekte ve bilinç sırrını algılamaya başlamaktadır. “Bilinçli Olma Sanatı” değişim programı hayatımızı daha bilinçli bir şekilde yaşamak, başkalarının bizimle ilgili düşüncelerine göre değil, kendi özümüzden gelen kararlara göre gerçek hayatı yaşamak ve var olmak için bize bir değişim imkânı sunuyor. Kendimizi değiştirelim dünyamız değişsin, dünyamızı değiştirelim dünya değişsin.