Günümüzde bağımlılık konusunda yanlış bir algı var; sadece uyuşturucu madde kullananlar bağımlı olarak görülmektedir. Fakat toplumda derinlemesine bir inceleme yapıldığında aslında her türden bağımlılığın var olduğu anlaşılabilir. 
Küresel toplumun ekonomik, politik, ideolojik çıkar grupları insanları bağımlı yapmak için her yöntemi kullanmaktadır. Bunlara yiyecek, giysi, araba vb. gibi üreticilerin insanları kendi ürünlerine bağımlı yapma çabası veya siyasetçilerin insanları kendilerine bağımlı yapmak için vaatleri dâhildir.
Küçük çocuk annesine bağımlı olmazsa hayatta kalamaz. Sonra büyüdüğü zaman bu bağımlı olma alışkanlığı başka objelere de yönelir. İnsan her şeye bağımlı olabilir: Yiyecek, içecek, aile, okul, iş, dans, müzik, araba, ev, inanç, eş vs.
Bunun nedeni insanın bağ kurmaya ihtiyacı olmasıdır. Çünkü insan sosyal bir varlıktır. Ama bu bağın kalıcı olmasını ister ve bu da dünyevi bağımlılıklara neden olur. Dünyevi olan hiçbir şey tatmin edici olmadığı için insan bağ kurduğu şeye tekrar tekrar başvurarak bağımlı hale gelir.
Aslında insan ebedi bir bağ istiyor ama, onu bulamadığı için geçici bağlar kurarak bağımlılık batağına saplanıyor. Oysa ki varoluşsal bağ sonsuzdur. Bu bağ insanın ebedi özünde, öz doğasındadır. Eğer insan ebedi özü ile bağ kurarsa, bu bağ hem tatmin edici hem de bağımlılığa sebep olmayan bir bağ olacaktır. İşte aslında herkesin ihtiyacı olan bağ budur.
Geçici şeylerle kurulan bağ geçici bir haz ve rahatlama verdiğinden dolayı sürekli tekrar tekrar istenir ve bağımlılık haline gelir. Bağımlılık haline gelmesinin nedeni bağın geçici şeylerle, geçici zevkler için oluşmasıdır. O yüzden bağ zarar verse bile bırakılamaz, artık bağımlılığa dönüşmüştür.
Sadece tütün, alkol, uyuşturucu madde, kumar, internet, ilişki, seks, alışveriş vb. değil iktidar bile bağımlılık yapar. Bir insanın kurduğu ilişkiye göre her türlü eylem bağımlılığa neden olabilir.
             Peki, kişi bağımlı olduğunu nasıl anlayabilir? Birey kendisini gözlemlediğinde hayatında ona zevk veren, arzuladığı, rahatlamasını sağlayan bir şey varsa ve uzun vadeli zarar vermesine rağmen bırakılamıyorsa bağımlı olmuş demektir.
Herkeste bağımlılık var, çünkü bağımlılık kişinin hayatta kalması için bir araç, yoksa hayata tutunamaz, intihar etmek ister. Bu yüzden geçici şeylere tutunarak bağımlı olur ve hayatta kalır. 
Ama bir başka seçenek de var: Ebedi öze tutunmak ve tekâmül etmek! Ya bağımlılık ve acı, ya da tekâmül ve haz. Seçim bizim.
Değişim sanatı insanı bağımlılıktan kurtaran geniş kapsamlı bir özgürleştirme yöntemi olarak bireyi hem bağımlılıktan özgürleştirir hem de fiziksel, zihinsel, duygusal, ruhsal olarak iyileştirir.
“Bağımlılıklardan Özgürleşme Sanatı” değişim çalışması sayesinde insanın bünyesinde birikmiş ve bağımlılığı tetikleyen toksinler atılır, bünye yenilenir. Organizma yeniden yapılandığı zaman tekrar bağımlılığa dönme tehlikesi en aza iner.
         Her bir değişim sanatı çalışma programı 8 seanstan oluşur ve her çalışma 45 dakika sürer. Dünya Değişim Akademisi’nde değişim uzmanları tarafından sunulan çalışma iki bölümden oluşur: Her çalışmanın temasını oluşturan kısa teorik kısım ve çalışmanın esas kısmını oluşturan pratik kısım. Pratik çalışmanın ilk aşamasında yapılan nefes tekniği ile vücut gevşetilerek stres atılır, zihin sakinleştirilir ve böylece beden pratik çalışmaya hazır hale gelir. Daha sonra programın konusuna göre seçilmiş beden hareketleri dinamik bir şekilde uygulanır. Son olarak kısa bir gevşeme çalışması ile vücut yapılan çalışmayı sindirir ve programa uygun olarak seçilmiş bir olumlama cümlesi zihinsel olarak tekrarlanır.