Dillerin kökenlerini, harflerin ya da işaretlerin değerlerini ve ilişkilendirildikleri sesleri anlamak ve gitgide daha iyi kavramak bireysel açıdan dünyaya bakış açımızı büyük ölçüde etkileyebilecek niteliktedir. Aynı zamanda bu konuları araştırmak, kişi veya bir topluma bazı tarihi olay ve durumları daha iyi yorumlama olanağı da sunabilir. Daha önceki yazılarımda değinmiş olduğum konular olan anlatım yalınlığı ve niyetin sadeliği gibi özelliklere yaklaşmanın bana göre en mantıklı yollarından biridir dillerin, bilgi aktarımının ve iletişimin kökenine doğru bakarken insanlığı geçmişi ve bugünüyle tartabilmektir. Kenan Bölgesi ya da “diyarı” olarak da adlandırılan bölge günümüzde İsrail, Filistin ve Suriye çevresini kapsamaktadır. Bu alandaki kültürel dağılım ve dillerin kullanımı hakkında yeni bilgiler fildişinden yapılmış küçük ve eski bir tarak sayesinde gün yüzüne çıktı. Genellikle tarih kitaplarında birçok önemli başarıları haricinde ilk yaygın olarak kullanılmış alfabeyi oluşturmuş olmalarıyla anılan Fenikelilerin kullandıkları alfabenin oluşumunun öncüsü olan Kenan Alfabesi günümüzde milyonlarca insan tarafından konuşulan birçok dilin atası olarak kabul edilebilir. Yakın zamana dek Kenan Alfabesi kullanılarak yazılmış tam bir cümle ile karşılaşılmamıştı, ancak geçtiğimiz yıllarda keşfedilmiş olan bir fildişi tarak üzerinde ilk incelemeler sırasında değeri anlaşılmamış bir yazı ile karşılaşıldı. Bu yazı Kenan Alfabesi kullanılarak yazılmış ilk tam cümle olmakla beraber 17 harf ve bunlarla oluşturulmuş 7 Kenanca kelime içermekte. Cümlenin anlamı ise bu objenin kullanımıyla örtüşecek nitelikte ve kabaca çevrildiğinde: “Sakal bitini yok etmek için bir yalvarış” gibi bir anlam taşıyor. Bu tarağın M.Ö. 1700’lere ait olduğu tahmin edilmekte ve günümüzdeki bazı taraklar gibi biri kalın ve seyrek, diğeri ise daha ince ve sık dişlerden olan farklı işlevli iki taraftan oluşuyor. 3700 yıl öncesinde günlük hayatta alfabenin kullanılmış olduğuna dair bir kanıtın bulunmuş olması bir grup araştırmacıya göre tarihi açıdan çok büyük bir önem taşıyor. Ortalama 3 cm civarındaki bu tarak basit bir tahta ya da herhangi bir hayvan kemiğinden değil, o dönemde Kenan Diyarı’nda bulunmayan ve çok değerli bir hayvan olan filin dişinden yapılmış. Bu durumda obje muhtemelen ticaret yoluyla Mısır civarından gelmiş ve varlıklı kişilerce kullanılmış. Ayrıca bu tarak bahsedilen bölgede üzerinde kullanım alanına ilişkin herhangi bir yazı bulunan ilk obje statüsüne de sahip. Alfabe kullanımı, toplumun okuryazarlığı ve pek çok daha önemli konuda yeni kapılar açmış olan bu keşif insanlığın gelişimi anlamamızda önemli bir rol oynayabilir.