2023 senesi 6 Şubat günü meydana gelen, ülkemizde bir çok insanımızı elim bir şekilde kaybetmemize sebep olan deprem felaketi sonrası, bölgeye giden çeşitli siyasi zevatlar, ellerini taşın altına sokmak yerine, bu elim felaketten nasıl nemalanırız yarışına girdiler. Aradan geçen zaman içerisinde, mensup oldukları siyasi uyumsuz enstrümanlar grubunun açtığı yolda ilerleyerek yapılan işleri baltalamaya çalışan, sözde bilim adamı diye ortalıkta dolaşan insanlıktan bihaber, toplumunu tanımayan bidon kafalı, göbeğini kaşıyan diye tarif eden gazeteci kisvesindeki bozguncu güruhu, yapacağız edeceğiz diyen, günü kurtarmak, iş yapıyormuş gibi gözükmek için, halk için kullanılması gereken bütçeyi, popüler olma reklamını yapmak için, halkla ilişkilere (Piar), doğaçlama dans gösterilerine harcayan, yaptıklarını sanat zanneden Edirne`nin ötesinde esameleri okunmayan, iki adet koyun versen gütmekten aciz olan, halkı ahmak yerine koyan elit sınıfın üyeleri, sosyal medyada olur olmaz her şeye hakaret eden insan kılıklı yaratıklar (Her ne kadar sosyal medyada kendileri gibi düşünenler çoğunlukta olsa da, aklıselim olanlar da var). İşlerine gelen yalan yanlış her çeşit haberi yaymaya sıkılmadan, utanmadan devam ediyorlar. Allah sonlarını hayr etsin… Deprem uzmanı diye ortalıkta gezinen, ahlaksız profesör sıfatlı insanlıktan nasibini almamış olan, deprem acısını yaşayan halkı galeyana getirecek, infial yaratacak terbiyesizce yalanlar uydurmaktan çekinmediler. Okumuş, gösterişli sıfat sahibi olmaları, insanlık değerlerini artırmadı. Deprem bölgesinde insanların acılarını paylaşıp, gerçek haberler peşinde koşmak yerine, kurgulanmış röportajlar yapmaya çalışan, haberciliğin yüz karası muhabirler sahte pehlivan gibi peşrev çekip ortalarda dolanmaya devam ediyorlar. Bu muhterem zevata Youtube ahlaksızları da eşlik ediyorlar. TV yayın yönetmenleri geri kalırlar mı, AFAD ile çıkan bir haber üzerinden AFAD’ı eleştirmek isterken, kendisi ile aynı kulvarda yol alan diğer bir gazeteci, canlı yayın esnasında, "O haber yalanlandı ama!” dediğinde, yüzü kızarmadan, "Fark etmez!” diyordu. Hükümet olanca gücüyle, halktan aldığı destekle, yaşanan deprem felaketinden etkilenen bölge halkının acılarını hafifletme çalışmaları yaparken, bazı siyasiler ve bunların yandaşı sanatçı, gazeteci, televizyoncu, şarkıcı, bilim adamı sıfatlı zevatlar: Hükumet depremi bahane ederek seçimleri erteleyecek söylemiyle, destek verdikleri ve henüz adayları belli olmayan notasız boş teneke orkestrasına zaman kazandırma çabasına girdiler. Maalesef bazı şahsi çıkar sahibi, emperyalist kapitalist sömürgeci ülkelerin taşeronu kuklaların hiç bir zaman akıllarına getirmeyeceklerini, ortaya koydukları, ikbal ve hırsları ile açık ve net bir şekilde gösteriyorlar. Aklı selim vatansever, milletini seven, geçmişiyle gurur duyan, gelecek nesillere bağımsız ülke teslim etmeyi kendi için kutsal bir görev addeden halkımız, bölgede devam edegelen çalışmalarla depremin olduğu gece bölge insanının çoğunluğunun birlikte mutluluk ve huzur içinde yedikleri son yemekleri olduğu bilincindeler. İlk depremin yaralarını sararken, ikinci bir depremde, Türk halkı, Türkiye siyasi tarihinde görülmemiş büyüklükte, senelerce hafızalardan silinmeyecek amatör siyasetçilerin öncülük ettiği siyasi depremle karşılaştı. Bir seneyi aşkın bir süredir, dışarıdan aldıkları desteklere güvenerek, birbirine uyumsuz enstrümanlardan oluşan gurupların oluşturduğu, notasız boş teneke orkestrasıyla kuru gürültü yaparak insanların kafasını ütülemenin ötesinde, kaliteli müzik yaptıklarını zannetmeleri, uluslararası yarışmalarda ülkeyi en iyi şekilde temsil edecekleri iddiasıyla 12 defa toplanıp yemek yiyerek yaptıkları provaların sonuncusunda, boş tenekeye vuranların orkestra şefi olmak isteyen arkasındaki kalabalığın çokluğuna ve yürü be kim tutar seni, itiraz eden olursa, itiraz edenin cevabını veremeyeceği yaptığı notasız icraatlarla ilgili belgeleri açıklarım diyen, müzik otoritesinin desteği (şimdi yönettiği orkestranın şefi olmasını bir video kasetinin gücüne borçlu olmanın bilinciyle) ve tangırtı müziklerine sınırlı sayıda insanların ilgi duyduğu küçük gruplara, notasızlar orkestrasında çok sayıda yer verme vaadi ile aldığı destekle, 3 Mart’ta yapılan toplantıda açıkladığı şef olma isteğine takoz koyan toplama grubun şefi, toplantıyı terk etmeden önce ortadaki boş çürük tenekeye kuvvetlice vurarak deliyordu. Ayrılan şef, notasızlar boş teneke orkestrası için bakın neler demişti: 'Şahsi hırslar Türkiye'ye tercih edilmiştir. Altılı masa (notasızlar orkestrası) tek bir adayın tasdiki için çalışan bir yere dönüşmüştür. Ne bir kumar masasında ne bir noter masasında olmayacağız’!!! "Benim dışımdaki herkesle Kılıçdaroğlu'nun adaylığı görüşülmüş, anlaşılmış. ‘İsterseniz bir kamuoyu araştırması yapalım ona göre hareket edelim’ dedim, Kılıçdaroğlu bu önerime hiddetlenip ayağa kalktı" "Üzülerek söylüyorum ki, dün itibarıyla “altılı masa artık millet iradesini kararlarına yansıtma kabiliyetini kaybetmiştir” “Geldiğimiz noktada İYİ Parti bir kıskaca alınmış, bir dayatmaya mecbur bırakılmış, ölümle sıtma arasında bir tercihe zorlanmıştır. Buna boyun eğmeyecektir. Devşirme siyasetin hınk deyicisi olamayacaktır.’’ Sonra neler oldu, Sayın Akşener: Muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olarak Kemal Kılıçdaroğlu'nu desteklemeyeceğini söyledi ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu aday olmaya çağırdı. Bu değerli iki zevattan olumlu yanıt alamayan Sayın Akşener rotayı, canlı yayında burnunu karıştıran sayın Prof.Dr`a çevirdi. Teklife çok sevinen değerli şahsiyet, kısa bir süre sonra büyük bir hüsrana uğruyordu! 6 Mart 2023 tarihinde yukarıda söylenmiş sözlerin muhatapları başkalarıymış gibi, notasız boş teneke orkestrası üyeleri bir araya gelerek (İstanbul Florya'daki Güneş Motel’i anımsatan olayların yaşanmasından sonra) HDP açıkça destek verdiği K.Kılıçdaroğlu’nun adaylığının, Temel Karamollaoğlu’nun (Kişi sevdiği ile beraberdir) (hadis-i şerif) etmesini Sayın Akşener sakin sakin! izledi. Delinen boş teneke yama tutup dolar mı dersiniz!!! Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK aşağıdaki sözleriyle ne diyor!!! Asla unutmamalısınız: Bizim en büyük kuvvetimizi, bugün de yarın da dürüst açık bir siyaset ve “sözlerimize bağlılık” oluşturacaktır.!!! Gizli iş gizli kalamaz; erken veya geç meydana çıkar. İyisi mi başından açık olun, açık açık!!! Gerekir ki, insanlar evvelâ siyasal rengini, reyini ve kararını açık ve milletçe anlaşılır şekilde ifade etsin. “Mertçe, namusluca” hareket budur!!!