Dijital ekonomi, bilgi ve iletişim teknolojileri dikkate alınmak suretiyle ekonominin temel unsurlarının ve iş pratiklerinin değişim ve gelişim süreçlerini anlatan bir kavram olarak önümüze çıkıyor.

Dijital ekonominin en önemli unsuru e-ticaret olmakla birlikte dijital bankacılık, açık bankacılık, elektronik para, dijital para, dijital vatandaşlık gibi birçok kavram da hayatımıza yerleşiyor. Burada önemli olan nokta biz bu hikayenin neresindeyiz? Bu meyanda bir yol haritamız var mı?

2021 yılında global e-ticaret hacmi 4.9 trilyon dolar iken 2022 yılı sonunda 6 trilyon dolar seviyelerinde. Toplam global perakende ticaretin yaklaşık yüzde 25’ini e-ticaret oluşturuyor.

Ülkemizde ise büyüme periyodu global işlem hacminden daha yüksek seviyede. 2021 yılında 380 milyar TL olan perakende e-ticaret işlem hacmi, 2022 yılında 600 milyar TL seviyelerine ulaşmış vaziyette. Büyüme hacmi global ölçeğin üzerinde ama toplam ticaret içindeki payı yüzde 20 seviyelerine yeni geldi.

Ticaretin bu kapsamda kuralları değişiyor, kompozisyonun renklerine dikkat etmek lazım. Ekonomik konjonktürel gelişmeleri takip edemezsek bizim açımızdan büyük irtifa kaybı olur. Türkiye e-ticarette iyi bir potansiyele sahip. Bölgesel e-ticaret istasyonu olmaması için hiçbir sebep yok aslında. Çünkü coğrafi olarak bulunduğu konum ve havacılık alanında sahip olduğu imkanlar var. Bunun yanında elbette güvenlik ve ekosisteme yönelik regülasyonları yapmamız gerekiyor.

E-ticaret alt yapımızı geliştirmemiz ve bu konuda vizyoner politika izlememiz gerekiyor. E-ticaret ve e-ihracat eğitimleri, B2B (işletmeden işletmeye) işbirlikleri, global forumlar ve etkinlikleri kurumsal düzeyde yoğunlaştırmamız gerekiyor. Şu anda 43 firma elektronik para kuruluşu ve 29 firma ödeme kuruluşu olarak faaliyet gösteriyor.

Bankacılık sektörünü tamamlayıcı ve ivme kazandırıcı bu kuruluşların hikayesi 10 yılı bulmamasına rağmen iyi iş çıkardılar. Finans sektörünün dijital mecradaki aktivasyonuna büyük katkı sunuyorlar.

Dijital Bankacılık alanında lisanslar verilmeye başlandı. Buradan tarihe de not düşelim. Bundan 10 yıl sonra fiziki bankacılığın toplam sektör içindeki payı yüzde 25’in altına düşecek ve sektörün hakimi dijital bankalar olacaktır. Bugün fiziki banka programı ekseninde faaliyetini sürdüren Enpara ve Cepteteb dijital bankacılık uygulamaları ile aslında sınırlı bir geçiş yapmıştık.

Şimdi 5 firma dijital bankacılık lisansı aldı ve şubesiz olarak faaliyet gösterecek bankaları hayatımızda daha çok göreceğiz. Müşterilerin verdikleri rıza ile finansal verilerini diğer banka ve finansal kuruluşlarla paylaştığı bir hizmet modeli olarak açık bankacılık kavramı hayatımıza giriyor.

Müşteri deneyiminin iyileştirilmesi, bankacılık hizmetlerinin kolay ve etkin bir şekilde kullanılması amaçlanıyor. Fiili ikamet izni vermeyen, vize muafiyeti bulunmayan, sadece ticari olarak vatandaşlık hakkı sağlayan dijital vatandaşlık kavramı önümüzdeki dönemde sıklıkla duyacağımız kavramlar.

Türkiye’nin bu konuyu es geçmemesi gerekiyor. Sahip olduğumuz bazı ticari avantajları kullanmak suretiyle global sermayeyi ülkemize çekebilir ve en önemli sorunumuz olan döviz açığına bir çözüm sunabiliriz.

Bu açıdan İrlanda ve Lüksemburg örnekleri iyi incelenmelidir. Avrupa Merkez Bankası dijital Euro ve Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası dijital Türk Lirası çalışmaları da önemsenmesi gereken hususlar. Blockchain teknolojisi ve yapay zekanın ekonomiye entegrasyonu gibi birçok başlıklar var.

Görüleceği üzere geleneksel finans ve ticaretin dışına çıkıyoruz. Yepyeni enstrümanlarla ekonominin kendini tazelediği süreç, tüm paydaşlar tarafından iyi takip edilmeli ve proaktif davranılmalıdır.