Orta Vadeli Program’ın açıklanmasıyla beraber 2024 ve müteakip yıllar için öngörülen hedefleri de görmüş olduk. Cari yılda vergi yükü hedefi yüzde 18’den yüzde 17.2’ye çekilmiş durumda. Bu yıl içinde herhangi bir vergi kaleminde indirim olmadığına göre bu nasıl hesap diye sormadan geçemiyorum.
Nüfus artış hızında beklenmedik bir durum olmadığına göre o halde 18 hedefi konulduğunda başkaca vergiler bekleniyordu, ancak bu durum gerçekleşmedi. Bu suretle hedefler aşağı yönlü revize edildi.
İşin can alıcı kısmı şöyle; 2025 yılında vergi yükünün 18.1’e çıkarılması planlanıyor. Bu yılı 17.2’den kapatıp gelecek sene 0.9 baz puan artıracaksak demek ki seneye yeni vergiler yolda.
Vergileme kapasitesinin dolduğunu çok defa vurguladık. Ekonomide büyüme rakamları 3-4 seviyelerinde olup, enflasyonla mücadele ekseninde ekonominin soğutulduğu bir dönemde ilave vergi koysanız da tahsilat beklentisini karşılayacak atmosferi bulamazsınız.
Yılın ilk sekiz aylık döneminde 5.2 trilyon bütçe geliri sağlandı. Yıl sonu hedefi 8.6 trilyon olduğuna göre 5.7 trilyon seviyesinde olmamız gerekiyordu. Ancak 500 milyar hedefin altındayız.
Bu durum getirilen birçok ilave vergiler, artırılan cezalar ve yoğun denetimlere rağmen bu seviyelerde. Aslında söylemek istediğim konu da burası.
Ekonominin anlık durumu mevcut vergi yükünü kaldırmıyor, aksine aşağı yönlü ivme var. Seneye ilave olarak yeni vergilerle halkın karşısına çıkarsanız, politik kısmı bir kenara gelirler anlamında sorun yaşarsınız.
Dolayısıyla enflasyonu 20 bant altına çekmeden ve ekonomide boom dönemini yaşamadan mevcudu korumak kendi içinde başarı sayılır.
Kamu harcamalarında bir program dahilinde tasarrufa gidip giderleri kısmanın, enflasyonla mücadele döneminde vergi artışlarına göre daha mantıklı bir yol olduğunu göz ardı etmemek gerekir.
Bu periyotta sosyal güvenlik reformu, personel reformu ve güven iklimiyle düşecek CDS’lerin faiz yükü katkısını önemsersek çok daha iyi skor alabiliriz.