Geçen haftalarda başlayan piyasaların FED faiz indirimi beklentisi, kötümser iktisatçıların olumsuz değerlendirmeleriyle de artarak devam ediyor. 25 baz puan beklentisi, 50 baz puan olarak gerçekleşti. Yıl sonuna kadar 75 baz puanlık indirim 150 baz puana dönmüş durumda. 

Haliyle ABD Merkez Bankası’nın ilk faiz indirimini resesyona karşı ön alma olarak değerlendirenler de az değil. Piyasanın bir yanda enflasyonun inmesine yönelik beklentisi, sıkılaştırma ile oluşan daralmada işsizlik sorununa yakalanmamak olarak ortaya çıktı. Finans piyasaları bu aşırı sıkılaştırmayı sevmedi. İflaslar konkordatolar devam ediyor. FED, piyasaları fonlama yoluna gidebilir. 

FED’in para politikasına düzen vermek, iş gücü piyasasını korumak adına faiz oranlarını düşürmeye başlamasını yumuşak iniş olarak açıklayanlar oldu ama… İşin bir de ama kısmı var. 

ABD ekonomisi ve hazinesi yüksek borçluluk sebebiyle daralmakta. İşletmeler finansmana ulaşma güçlüğü çekiyor. Bu yüksek faizlerin sürdürülebilirliği yok. İşletmeler sıkışmış vazıyette. Bunun bir borç krizi ve borç ödeme döngüsünün kırılması ile zincirleme sorunlar yaşatması muhtemel görünüyor. 

ABD tahvillerinin getirisinin düşmesi piyasalarda ters tepebilir. Durgunluk böyle dönemler için arzu edilen bir durum değildir. FED faiz oranlarını böylesine yükseltmekle, borç seviyeleri de artmaya başladı. Borcun ödenmesi için bile gerekli olan yeni fonlar borç yükünün içinden çıkılmaz bir hale dönüşmesinde etkili olmuştur. 

Tarih boyunca finansal krizlerde fonlara ulaşım tıkandığında ekonominin de yükü artacaktır. Bu durgunluğa karşı FED’in faizleri daha agresif bir şekilde indirmeye zorlanacağını ihmal etmemek gerekir. Hem faiz indirimi hem enflasyonla mücadele ABD ekonomisi için tahvil ihraçlarını zorunlu hale getirebilir. 

Düşük faiz, piyasanın ihtiyaç duyduğu fonlara erişimini kolaylaştıracaktır. Ancak bu parasal genişlemenin fiyatlar genel seviyesine etkisini azaltacak yeni enstrümanlara ihtiyaç duyulacaktır. Faiz indirimleri bu sıkı dönemin tam tersine sıfıra yakın seviyelere kadar da inebilir.

TCMB Başkanı Fatih Karahan, iki ay önceki Reuters röportajında, “Sıkılığı koruyarak verilerin ve beklentilerin dezenflasyon patikamız doğrultusunda oluşmasını bekleyeceğiz. Henüz bu doğrultuda kat edecek mesafemiz olduğunu düşünüyoruz” diyerek indirim beklentilerini ötelemişti. Hatta sadece düşen enflasyon değil aylık bazda düşük enflasyonu üst üste görmek istediklerini söylemişti.  

Piyasa sıkılaşmasına sıkılaştı ama Türkiye'de politika faizi % 50. Enflasyon ise hâlâ faizin üzerinde. Dolayısıyla faiz ve reel faiz ilişkisi bakımından faiz indirimini konuşmanın erken olduğunu söylemek mümkün. Enflasyon verileri doğrultusunda, reel faizi de dengeleyecek biçimde, belki yıl sonu için sembolik bir indirim gelebilir.