Pazar günü Trabzonspor deplasmanına giden Beşiktaş, maçta gol sesi çıkmayınca 1 puan ile ayrıldı ve iki rakibinin de "bir şekilde" kazandığı hafta, çok değerli 2 puan bıraktı Trabzon'da.
Maçın ilk yarısı o kadar sıkıcı ve tek düze gitti ki, neredeyse ben dahil bir çok izleyici uyuyacaktı desem yalan olmaz. Oldukça düşük bir tempo ile sanki bir turnuvada üst gruplara çıkan iki takımın son formalite maçı tadında idi ilk yarı ve her iki takım da sıfır sıfırlı skor ve 1 puana razı bir oyun sergilediler resmen.
İkinci yarı ise sanki başka bir maç izledik. Özellikle her iki takımın kalecisi Uğurcan ve Mert’in adeta devleştiği bir maç oldu. Beşiktaş ta Nkoudou'nun yaptığı bir çok hata yüzünden hem gol bulamayıp hem de kendi kalesinde hayli pozisyon verirken, Mert de çıkardığı bir çok gollük pozisyon sayesinde kalesinde gol görmedi. Aslında maç sanki Beşiktaş-Trabzonspor maçı değil de daha çok Milli Takım’a kaleci seçme maçı gibiydi.
Ayrıca maça damga vuracak hakem kararları da olmayınca iki takım da adil bir şekilde top oynadı ve beraberlik her iki takımın da hakkıydı resmen. Elbette insan olan hakemler de hata yapabilir fakat maçın direk gidişatını değiştirecek cinsten mesela "penaltı" gibi bir karar verilmediği için bu maçta hakem konuşulmuyor.
Maçta Aboubakar ve Ghezzal da kötü oynadı ama Şenol Güneş in Muleka ile Nkoudou değişiklikleri hiç tutmadı. Her iki oyuncu da oldukça kötü oynadı, özellikle Nkoudou'nun üzerine Trabzon forması giydirilse idi hiç sırıtmazdı.
Fenerbahçe maçında olağanüstü şeyler oldu evet, Redmond’in insan üstü performansı ve Cenk Tosun’un yine aynı şekilde hayatının maçlarından birini çıkarmasıyla gelen 4-2’lik galibiyet takımı rehavete sokmuş gibi geldi bana. Rakiplerine dünyanın en kolay penaltıları verilip, aylardır kırmızı kart gösterilmemesi ile üçer puanları şaibeli şekilde toplayanlara karşı nasıl göğüs gerecek Beşiktaş, bilemiyorum şahsen.