3. Lig de sezona merhaba dedi bu hafta. Ben de Karşıyaka maçıyla siftahını yaptım. Yeşi-Kırmızılı takım geçen sezonki hüsranın ardından yepyeni bir kadro kurdu. Hedef şampiyonluk, hedef 2. Lig.

Taraftar da iddialı takımlarını desteklemek için sabırsızlıkla cumartesi gününü bekliyordu. Ancak birkaç gün öncesinde kötü haber geldi. Karşılaşmanın saati 19:00'dan 17:00'ye alınmıştı. Bazı çalışanlar o saate yetişemeyecekti. Buna rağmen yine de müsabakaya ilgi çoktu. Alsancak Mustafa Denizli Stadı'nın ışıklandırmasında sorun varmış. Geçen hafta yine bu stattaydım. Altay'ın maçı akşam oynandı. Işıklandırma çalışıyordu. Fakat başlama düdüğünün hemen öncesinde jeneratör çalışmış ve hiç durmamıştı. Bununla ilgisi olabilirdi.

***

Fazla uzatmayayım ve maça geçeyim. Karşılaşma 0-0 beraberlikle sona erdi. Skora bakıp da ev sahibi takım taraftarı üzülmesin, konuk takım taraftarı sevinmesin. 

Son yazdığım cümlenin ne anlama geldiğini birçok kişi anlamıştır sanırım. Ben ilk düdükten itibaren anlatmaya başlayacağım.

***

Maç çok yüksek tempoda başladı. Karşıyaka biraz daha üstün olsa da dengeli gibiydi. Daha güçlü olan taraf varsa zaman ilerledikçe ağırlığını koyar. Sebebi en çok yorgunluk olur. Ev sahibi takım oyunun kontrolünü yavaş yavaş eline almaya başladı.

2. yarı tek kale bir maç izledik. Karşıyaka bastırdı da bastırdı. Sağdan gitti soldan gitti, ceza alanına defalarca top soktu, ama onu çizgiden içeriye sokamadı. Son düdük çalana kadar heyecan fırtınası esti. Maç bittiğinde Kırşehirli oyuncular yorgunluktan kendilerini yere attılar. Buna az sonra değineceğim.

***

Genel bir değerlendirme yaptım. Detaya ineyim şimdi de. Önce konuk takımdan başlamak istiyorum.

Başlarda çok iyi direndiler. Özellikle 2. yarı güçleri tükendi. İleriye topu gelişigüzel vurmaya başladılar. Pas yapamadılar, ileride meşin yuvarlağa sahip olamadılar. Sürekli baskı altında kaldılar. Sakatlıklar başladı. Oyuncu değişiklikleri genellikle bu sebeple yapıldı. İyi bir hazırlık dönemi geçirmemiş olabilirler. Geriye iyice kapanmalarına rağmen çok pozisyon verdiler, ancak buldular da. Sahadan galibiyetle bile ayrılabilirlerdi. Aldıkları 1 puan bile mucize gibi bir şeydi.

Dikkatimi çeken isim sağ bek Abbas Demir oldu. Bazı basit hatalar yaptı. Örneğin bir tanesinde alamayacağı topa doğru koştu, rakibi bunu fırsat bilip gafil avlayıp geçti. Kendine çeki düzen vermesi gerekir. 80. dakikada sakatlık yaşadı ve oyundan çıkmak zorunda kaldı.

Kaleci Gökhan Köstereli’nin, sayabildiğim kadarıyla 3 kere sol tarafa attığı uzun toplar taca çıktı. Tesadüf mü bilemiyorum. Biraz antrenman yapmalı.

***

Karşıyaka hızlı başladı, hızlı bitirdi. Hem teknik hem de fiziksel kapasite olarak rakibinden çok üstündü. Onca pozisyon yakaladı, gol atmayı başaramadı. Sonuç hiç beklenmediği şekilde bitse de oyuncuların istekli oyunları ilerisi için umut vadetti. Kanatları çok iyi kullandılar. Sağdan soldan bindirmelerle çizgiye indiler, içeri çevirdiler. Çoğu karavanaydı. Bazı paslaşmalar akıl doluydu, kalite kokuyordu. Bu ligin üzerineydi. Fakat bunları pek fazla göremedik.

Bazı eksiklikler vardı, onlara pek değinmeyeceğim. Bu daha ilk maçtı ve mazur görülebilir. Mesela kale dibinden kaçan goller örnek olarak verilebilir. Atlamamak gerekir ki, rakibin sürekli yerde kalması, hızının kesilmesine neden oldu. Taraftar da buna isyan etti. Sağlık ekibi çok koşanlar arasına girmiş olmalı!

Enes Nalbantoğlu kötü bir performans sergiledi. Gol kaçıranlar arasında kendisi de vardı. Orta yapılması gereken yerde kaleye vurmalar, basit top kayıpları onun adına eksi taraflarıydı. Yeteneğini sergilemek istedi bu aleyhine oldu. Fakat birkaç kez attığı çalımlar kaliteli olduğunu gösterdi. Sonraki maçlarda düzelecektir.

Cenk Ahmet Alkılıç... Topa hükmedişiyle 'Ben Süper Lig patentli bir futbolcuyum' dedirtti oynadığı oyunla. 36 yaşında olmasına rağmen çok koştu, çok savaştı ve takımını da yönlendiren isim oldu.

Ali Sinan Gayla ve Sinan Kurt da diğer arkadaşları gibi savaş verdi. İleride varlarını yoklarını ortaya koydular. Gol atmayı çok istediler.

***

Karşılaşma saat 17:00'de başlayınca Maraton Tribünü'ndeki taraftarlar güneş altında kaldı. Ben gölgede bile yanarken onların durumlarını düşünemiyorum. Bazı kişiler kıyıda köşedeki gölge yerlere kaçmayı tercih etti. 2. yarı alt tribün gölgede kaldı. Üsttekiler aşağıya kaçtı ve orası tıklım tıklım doldu.

72. dakikada hakem faul gerekçesiyle oyunu durdurdu. Sarı kart çıkardı. Ben ona odaklanmışken, karşılıklı 2'şer oyuncu, toplam 4, oynamaya devam ediyormuş meğer. Top taca çıkmasa daha da mücadeleyi bırakmayabilirlerdi. Tezahürat sesinden dolayı duymamışlardı.

Kırşehirli oyuncular o kadar çok yatarak zaman geçirttiler ki, çıkan oyuncu kaptanlık pazubandını ağır hareketlerle kaleciye takarken Enes devreye girdi. Pazubandını alıp, rakip kalecinin koluna taktı.