Dinsel ritüellerin çokça tartışıldığı günleri yaşıyoruz.

Mesela mezar ziyareti, mesela kandil, mesela mevlit gibi.

İslamiyette farz ve sünnet diye ikiye ayrılmıştır ritüeller. Her ikisi de Kuran’ın buyruğudur ve açıkça da belirtilmiştir.

Ancak bugün gelinen noktada dinsel geleneğimize yerleşmiş olan bu ritüellerin yok sayılması tartışması, bence toplumsal bir rahatsızlık yaratabilir.

50 kusur yıl önce çalıştığım gazetede Cuma günleri yazı yazan din adamı bir dostumuz vardı: Mehmet Oruç. Aynı Zamanda Diyanet Yüksek Kurul Üyesi idi. Sohbetiyle İslamiyeti bu kadar sevdiren bir insana rastlamadım. O demişti:

“Seni Allah’a yaklaştıran her şey ibadettir.”

Onun için tıpkı Mevlit gibi kandil ve mezar ziyaretlerini de içine sindirmiş olan insanımız, “Yok” iddiasını asla kabul etmez.

Tartışılan Kur’an Müslümanlığı toplumun yargılarına ne kadar ters düşüyorsa bu da öyle bir sonuca yol açabilir.

Kabir başında da, mevlitte de, kandilde de Allah’ı anıyoruz, ona yaklaşıyoruz.

Bırakın, böyle gitsin.

Bu ülkede tartışılacak o kadar çok şey varken buna gerek duymak niye?

Çok yerinde bir uyarı

Atatürk’ün imzasını çoğumuz çıkartma olarak kullanıyoruz. K. Atatürk yazısının altında sola doğru uzayan bir çizgisi bulunan bu imzanın aslında Ulu Önder’e ait olmadığı ortaya çıktı.
Savunma Bakanlığı uzmanlarının uzun araştırmalar sonucunda böyle bir imzasının bulunmadığını rapor etmeleri üzerine Atatürk Araştırma Merkezi (ATAM) da harekete geçerek yanlışlığı düzeltti.
Ne yazık ki, bu çalışmalar ve sonuçları, kamuoyuna birinci elden duyurulmadı.

Atamızın Imzası
Konuyla başından beri ilgilenen Akdeniz Gençlik Sanat Araştırma ve Eğitim Derneği bu konuda kamuoyunu bilgilendirmek için büyük çaba sarf ediyor. Dernek, Atatürk’ün, baştan itibaren kullandığı imzaların örneklerini de sunduğu bu bilgilendirme ile ortaya şu gerçeği seriyor:
O ilgisiz imzayı kim uydurdu?
Neden araştırmadan senelerce kullanıldı?
Araştırma neden bu kadar uzun sürdü?
Yoruma ve tartışmaya açık bir konu ama sonuçta Atatürk’ün son kullandığı imzanın asıl olduğunu da öğrenmiş olduk. Bu bize yeter.

Açıklayın, rahatlayın

Belediye başkanları, geçmiş dönemden kalma ve “ATM memuru” denen; çalışmadan para alanlar hakkında ne gibi işlem yaptıklarını bir türlü kamuoyu ile paylaşmıyor.

Parti disiplini desek, değil. İlçe teşkilatlarından baskı var desek, inandırıcı ama anlamsız. Çünkü ilçe kongrelerine daha çok var. Başkanların sert duruşları, kongre sonucunu etkileyecek bir şey değil. Yani pazarlık için uygun bir zaman yok.

O zaman başkanlar, niye bu safraları üzerlerinden atarken kamuoyunu bilgilendirmiyor. 

Yürekli açıklamalar yapılsa, listede öyle isimler çıkacak ki, hepimizin dudakları uçuklayacak.

Kesin.

Bu iş, dudaklarımız uçuklamasın diye yapılıyorsa biz sonuca razıyız, uçuklasın ditsin. Ama açıklayın, rahatlayın.

İBRAHİM ORMANCI

Şarkıda söylendiği gibi ''Atatürk ölmedi. Kalbimizde yaşıyor.'' Ama bazılarının çoktan kursağına oturdu!

***

Bütün muhalefet yapan kişi ve kurumlara operasyon yapılıp duruluyor. Bu gidişle, hava muhalefetine operasyon yakındır gibime geliyor!

***

Ben esmeri fındık ile,  fıstık ile, badem ile beslerdim. Şimdi kuru ekmekle besleyemiyorum!

***

İşsizlik almış başını gidiyor. Artık öyle ki durumdan bile vazife çıkaramıyoruz!