Bucaspor 1928, adeta önde başladığı karşılaşmadan 1-1 beraberlikle ayrıldı.

Rakibin adını yazmadan bir giriş yaptım. Son izlediğim Bucaspor 1928 maçında konuk Ankara Demirspor'du. Açılışı yine bu takımla yaptım.

İzmir'de sıcak günler fakat Evka 1'in rakımı yüksek olduğu için bir nebze de olsa daha serin bir havası vardı. Karşılaşma başladığında tam karşıdan vuran güneş gözlerimi aldığı için rahat izleme olanağı bulamadım. Hızla battı ve 18. dakikadan sonra rahat ettim.

***

Müsabaka yüksek tempoda başladı. 3'üncü dakikada Bucaspor 1928 öne geçti. İlk yarının uzatmalarında gelen gol beraberliği getirdi.

İkinci yarıda karşılıklı ataklar olsa da gol pozisyonu nadiren üretebildiler. Başladığı gibi de yüksek tempoda bitiverdi.

***

Sarı-Lacivertlilerin maçlarını oldum olası sevmişimdir. Göze hoş bir futbol sergiliyor. Hem paslaşma, hem de fiziksel mücadelesi üst seviye oluyor. Bu müsabakada da öyleydi, ancak rakibinin de ondan arta kalan bir tarafı yoktu. Aklıma 'Bir Köprüde Karşılaşmış İki İnatçı Keçi' şarkısı geldi. Çocukluğa döndüm anlayacağınız.

Bucaspor 1928 dedi ki, 'Benim daha kariyerli oyuncularım var, senden daha iyi pas yaparım.' Ankara Demirspor: 'Kariyerli oyuncuların varsa benim de yetenekli futbolcularım var. Beni alt edemezsin.' İkisi de birbirine bu konuda üstünlük kuramadı.

Bucaspor 1928 dedi ki, 'Ben senden daha çok koşarım.' 'Hayır, ben senden daha fazla koşarım.' diye karşılık verdi rakibi. Koşuda da üstünlük kurabilen olmadı.

'Ben daha sert oynarım' dedi Bucaspor 1928. Ankara Demirspor da 'Hadi oyna da görelim.' diyerek kışkırtmaya çalıştı. Yine üstün olan taraf çıkmadı.

Tekniğe teknik, koşuya koşu, sertliğe sertlik... 90 dakika boyunca inat ettiler üstün gelebilmek için, bir türlü başaramadılar. Sahada adeta bir savaş vardı. Sokak ağzıyla kemik seslerinin geldiği bir maç izledik. Kıran kırana... Sertliği topu alabilmek için değil sadece, oynatmamak için de kullandılar. Önemli bir sakatlığın yaşanmaması mucize gibiydi adeta. Toplamda 37 faul ve 7 sarı kart.

Defansların hızlı paslaşmasına da değinmek gerekir. Ne kadar hızlı yaparsan rakibini o kadar gafil avlarsın. Ne kadar yavaş yaparsan futbolcuların defansa gelip, pozisyon almaları o kadar rahat olur. Türk takımları Avrupa maçlarında bile atağa çıkmaya çalışırken o kadar yavaş pas yapıyorlar ki, sürekli duvara çarpıyorlar adeta. Pozisyon bulmakta zorlanıyorlar. Bunun neticesinde kendilerinden kadro kalitesi olarak kat kat güçsüz takımlara yenilerek eleniyorlar. Bu iki takım onlar gibi değildi. Avrupa'da oynasalar daha iyi iş çıkarırlar kesinlikle.

***

Arda Usluoğlu... Bucaspor 1928'in alt yapısından yetişen genç oyuncusu. Yaklaşık 1 ay sonra 18 yaşına girecek. İlk 11'de maça başladı. Fakat böyle sert bir karşılaşmada biraz pasif kaldı. Çok daha güçlenmesi gerekir. 40. dakikada yapılan ortaya bomboşken vurduğu kafa auta gitti. Bu çok net şansı tepmemeliydi. 61. dakikada ise oyundan alındı. Yine de bu yaşına göre umut vadeden bir oyun ortaya koydu. 

Yasin Öztekin çok çabalayanlar arasındaydı. 37'ye gelmiş yaşına ve uzun yıllar üst düzeyde mücadele etmiş olmasına rağmen, bu ligi ve rakibini küçümser bir şekilde oynamadı, tersi tüm varını yoğunu ortaya koydu.

***

Nizamettin Çalışkan arka arkaya 4 korner attı. İlk 3 tanesini ön direğe gönderdi. Alçaktan gelince aynı rakip oyuncu tarafından kafayla kornere atıldı. Birbirinin kopyası oldu. Başka bir tabirle üçüz... Arkadaşları kızdı tabii ki ve havadan kullanmasını istedi. O da taa en arkalara attı 4. köşe vuruşunda topu.

Sık sık şahit olduğum olay bugün de yaşandı. Bucaspor 1928 taraftarı kendi arasında kavga etti. Sonraki maçlarda kale arkası açılmış ve bir kısım oraya alınmıştı. Çok farklı taraftar grupları var. Tahminen onlar arasında bir tartışma çıktı.