Nedense herkes belediye meclisine üye olmak için yırtınıyor.

Sanıyor ki, oraya seçilirse kenti idare edecek.

Ne yazık ki, belediye meclislerinin gücü giderek zayıflamaktadır ve bunun tek nedeni liyakatli isimlerin seçilmemesidir.

Eskiden küçük nahiyelerde, ilçelerde belediye meclisleri, kentin en gözde, güvenilir isimlerinden oluşurdu. Şimdi üye listeleri hazırlanırken; matematik çokça kullanılıyor ve “Dengeler teorisi” duruma hakim hale getiriliyor.

Sonuçta, belediye başkanı ile görüşemeyen, kaale alınmayan belediye meclisi üyesi modeli oluşuyor. Toplantılarda sadece el kaldırıyorlar, başka da hiçbir işe yaramıyorlar.

Gündem dışı konuşma yapılmıyor, tartışılmıyor, kavga edilmiyor, didişilmiyor.

Belediye meclisleri, sonuçta taziye evlerine dönüşüyor. Sessiz, uslu arkadaşlar, birbirlerini kırmadan yarım saat toplanıp ayrılıyorlar.

Bunun katılımcı belediyecilikle uzaktan yakından ilgisi, ilişkisi yoktur.

Belediye meclisleri, devre dışı bırakılırsa sağlıklı kararlar alınamaz. Sorumluluklar, bir tek kişinin omuzuna yüklenir. Belediye meclisinin onayı olmadan başkanların karar alıp uygulaması gibi bir alışkanlığa sebep olur ki, bu, bugün çokça yaşanıyor.

Demokrasimizi zamanla geliştireceğimize köhneleştirmek bize yakışır mı?

İndirim palavrası

Bu ekonomik tablo içinde hiçbir firma, ürününde indirim yapmaz.
Enflasyonun neredeyse yüzde 60’lara dayandığı bu ülkede “İndirim yapıyorum” demek, palavranın ta kendisidir.
Firmalar, ürünlerin fiyatlarına bir günde okkalı bir zam yapıp, ertesi gün eski haline getirirken, biz bu illüzyonu izleme şansına sahip olamıyoruz.
Televizyon kanallarında izliyoruz. Mücevheratta yüzde 50 indirimden söz ediyor adamlar. Asıl fiyatını bilmediğimiz için inanıyoruz. Altının tırmandığı şu günlerde yüzde 50 indirim, kime inandırıcı gelir ki?
Bir başka konu da piyasayı allak bullak eden gamlı baykuşlar.
Diyorlar ki “Yılbaşından sonra her şeye zam gelecek.”
Hurra, hepimiz marketlere. Raflar boşalıyor. 
Arz talep kanunu hemen harekete geçiyor ve raflar, aynı ürünün yeniden fiyatlandırıldığı bir tabloya kavuşuyor.
Biz, kendi kazdığımız çukura düşüyoruz ve ülkedeki pahalılığın da müsebbibi oluyoruz.
Bütün bunların nedeni, enflasyonun, önlenemez yükselişidir ve hepimizin zaafı da bundandır.
 

Çirkin rekabet

Rekabet, demokrasinin sosudur; ona lezzet ve tat verir.
Demokraside, rekabete hazımsızlık, o tadı ve lezzeti alıp götürür.

Çirkin
Şu sıra, aday adayları, kendilerini el ilanlarıyla, afişlerle falan tanıtmaya çalışıyorlar.
Bunun için emek ve para harcıyorlar.
Birileri bu emeği ve sarfedilen parayı görmezden gelip onları yok etmeye çalışınca çirkinleşiyorlar.
Çirkinleşirken kimlikleri de ele veriliyor, bilmiyorlar.

İBRAHİM ORMANCI

Yağdı yağmur, çaktı şimşek. Üstünüze afiyet nezleyim. Yatıyorum yorgan döşek!
***
Bu kadeh senin şerefine emmioğlu. Polis kaza raporunu düzenlemeden iç hadi. Çin çin. Ben polis raporunu düzenledikten sonra içeceğim ahretlik!
***
Türk, öğün, çalış ama sosyal medyada bilgi kirliliği var. Sosyal medyada paylaşılanlara pek güvenme!
***
Karımla kavga edip Esra Erol'a çıkmayı planladık. Biz de meşhur olmayalım mı kurban olduğumun!
***
İmamın ''Merhumu nasıl bilirdiniz?'' sorusuna, ''Bilmezden gelirdik'' deyince beni cenaze namazından attılar!