Çevrenizi iyice gözlemlediğinizde fark edeceksiniz;  öyle bir kuşak geliyor ki, din konusunda kafası karışık, kararsız, ümitsiz, şaşkın bir vaziyette.

Allah’a inanıyor, böyle bir inanç, güçlü bir akıma dönüştü adeti. Ama din denince duruyor gençler.

Gözledikleri örnekler, hepsinin fikrini çelmiş.

Çevrede çağdaş hiçbir özellik taşımayan tipler, saçma sapan konuşan sözde din adamları, onların sundukları hurafeler, bu başı bozuklara ses çıkarmayan , zaman zaman kendisi de coşan Diyanet…

Gençler, güzelim dinimizden uzaklaşıyor. “Müslümanım” demeye çekinenler var toplumumuzda.

Yazık ama gerçek.

Kimse bunları görmüyor, kimse bu tabloyu incelemeye değer bulmuyor.

Çünkü o gençlerin itirazlarında,  sözde din adamlarının çıkarı zedeleniyor. Oluşturulmak istenen sistem zarar görüyor.

Tarikatlar, şıhlar, dernekler, cemaatler,  vakıflar, zenginliğin zirvesinde yaşarken, ülkeyi bir adım ileriye götürecek hiçbir örnek çalışma sergilemiyorlar.

Bu gençlere “Teist” deniyor. Ve sayıları her geçen gün artıyor.

Devasa camiler bomboş. Siyasallaştırılmış bir Diyanet teşkilatı, gençlere umut vermiyor.

Bu gidişat, ileride başımıza dert açabilecek bir gidi şattır. İnancı olmayan bir toplum, pek çok değerini de koruyamaz.

Bu duruma düşmemeliyiz.

Türkiye, çağdaşlığı hak ettiği bir yolda yürümelidir. 

Bindirildik bir alamete, gidiyoruz kıyamete.

Ne demek oluyor şimdi?

Büyük Ev Ablukada

Dolu Kadehi Ters Tut

Son Feci Bisiklet

Hey Douglas

Avangart Tabldot

Bunlar, her biri bir film ya da roman adı değil.

Bunlar, ülkemizin en çok izlenen , dinlenen müzik topluluklarının adları. Yani orkestraların.

Mizahı andıran bu isimler, sahneye çıktığında gençlik çılgına dönüyor.

Gençliğimizde de orkestralar vardı ama daha çok , kurucusu da olan solistinin adıyla anılırdı:

Üstün Poyraz Orkestrası, Ersen ve Dadaşlar, Niyazi Erdem Orkestrası, Çalışkantürk Orkestrası, Loberto Lorano Orkestrası, Beyaz Kelebekler, Alis Raki, Orhan Sezener, Erdoğan Sezener, Durul Gence, Pirhan Atalar Orkestraları gibi.

Her alanda yaşadığımız evrim, müzikte de geçerli.

Bugünün orkestraları, aynı model takım elbise ile sahneye çıkardı. Şimdikiler, dizi yırtık pantolonla şarkı söylüyor. Böyle köklü bir değişim yaşanırken isimler çağa uydurulmuş.

Ne gam?

Elbirliğiyle başardık

Turistik beldelerle Yunan adaları arasındaki fiyat farkı tartışması, bizim top yekün Yunanlı turiz mcilerin yanında yer almasıyla sezonu büyük farkla kapıyor.

Sağ olsun, bizim turizm trolleri iyi çalıştı. Euro kurunun ne olduğunu unutarak atıp tuttular. 90 Euro ödedikleri öğle yemeği için “Böyle ucuzluk görülmedi” dediler. 90 Euro 3400 lira yapar. Kimse oraya ışınlanmadı. Feribot parası, yurt dışı harcı, vize harcı, hesaba katılmadı.

Tamam, Türkiye’de turizm , kendi kazdığı çukura düştü ama biraz da bunlar itelediler.

Fethiye’de turizm için kılınan cenaze namazı, bizi çok düşündürmeli ve bir özeleştiriye yöneltmelidir.

İBRAHİM ORMANCI

Kiminin bu dünyada YAKINLARI vardır. Benim de kimsem yok, olsa olsa YAKINDIKLARIM olabilir!

***

Param yok pulum yok ama şurada bir çuval pul biberim olacaktı. Az bekle!

***

Hayallerim hep kırılıyor, hep kırılıyor. Hayallerim de Çin Malı mı ne yoksa?

***

İçime bir kurt düştü. ''Niye ben hep koyun gibiyim?'' diye sordum kendime!