İnciraltı, İzmir’in en güzel, en doğal bir oksijen ve iyot kaynağıdır. İzmirlinin sağlık sebebidir.

Muhteşem doğası, eğer tam olarak korunabilseydi ve zaman içinde buradaki çarpık yapılaşmaların önüne geçilebilseydi İnciraltı ‘Bakir cennet’ tanımını bugün de taşıyacaktı.

Körfez kirlendikçe İnciraltı da çok şeyini kaybetti. Cemal Noyaner’in o meşhur balık lokantası, Bucalı Cingöz Recai’nin vapur iskelesi dibindeki salaş mekanı, eşi Mükerrem Hanım’ın,  vatandaşlara, dev okaliptüs ağaçları altında oturmaları için kiraladığı hasırlar, biri özel kişiye, diğeri belediyeye ait iki plaj, yaz aylarında sanki bütün İzmir’i buraya çekerdi. 

Klimaların olmadığı yıllar, İzmir’de devlet dairelerinde yaz saati uygulamasına geçilir, burası ilgi alanı olurdu. Plajda sade bir vatandaşla belediye başkanının, valinin, hatta ünlü bir sanatçının birlikte yüzmesi çok olağandı.

Şimdi bunların hiçbiri yok. İnciraltı’nda arazisi olanlar buranın imara açılmasını, o güzellikleri yaşayanlar da açılmamasını, tarıma yönelik faaliyetler sergilenmesini istiyor. 

Inciraltı Plaj Gazinosu 195Cemal Noyaner

Bu ikilem yüzünden de buraya hiçbir şey yapılamıyor. Burada gerçek bir rekreasyon modeli oluşturulamıyor.

İnciraltı, artık yaz akşamları serinlemeye gidenlerin ve çokça düğün salonlarının faaliyet gösterdiği, yarı lüks balık restoranlarının aşırı maliyetler nedeniyle ayakta kalmakta zorlandığı bir tablo oluşturuyor.

Inciralti Plaji 21

Burada, hem arazi sahiplerinin mağduriyeti, hem de nostaljik beklentiler, adaletli bir çözüme ulaştırılabilirse ve dileriz bir gün deniz temizlenir, yeni plajlar açılabilirse bundan herkes karlı çıkar.

Devletin burayı tarıma elverişsiz bulan kararı ile betonlaşmaya doğru bir tavır takınması tartışmanın en tatsız bölümüdür ve ne yazık ki, böyle bir tavır, birilerince çözümün de çilingir anahtarıdır.

Bekliyoruz, göreceğiz.

Düşündüren ihale

Atatürk Lisesi’nin bahçesinin otopark ihalesini izlemiş olmalısınız.

Bir firma 15 milyon 500 bin lira vererek bahçeyi bir yıllığına kiraladı.

İhale bedeli, Okul Yönetimine, Aile Birliği’ne, Mezunlar Derneği’ne, Milliği Eğitim’e falan verilmiyor, doğrudan Hazineye gelir yazılıyor.

Buraya bunca parayı vererek gözlerini karartan işadamlarının, araç sahiplerinden ne kadar otopark ücreti alacaklarını tahmin bile etmek istemiyorum.

Saha 125 araçlık. Çok basit bir hesap yapalım. Araç başına 100 lira alınsa ve aynı yere günde üç araç park etse 24 saatte kazanılan para 37 bin 500 lira. Bunu 365’le çarpalım; 13 milyon kusur eder. Yani bu fiyat politikasıyla işletmeci zarar eder.

O zaman akla, çok fahiş bir otopark tarifesi uygulaması geliyor. Çünkü ihale için 15 milyonu gözden çıkaranların bir o kadar daha kazanması gerekir.

Çevrede oturan araç sahiplerine acımamak elden gelmiyor.

Bu da yerel yönetimin; eğer vatandaştan yanaysa düşünüp gereğini yapması gerçeğine odaklanmasını akla getiriyor. Bölgede yeni otoparklar oluşturmak, beklentilere cevap vermek. Kültür Mahallesi ağırlıklı bölgede herkesi gelir seviyesi yüksek saymak, akıl karı değil. Çoğu babadan kalma evlerde oturuyor ve onların da kendilerine göre bütçeleri var.

Böyle bir tedbir alınmazsa, her araç sahibinin ayda ortalama 7-8 bin lirasını buna ayırmak zorunda kalacağı kesin.

Ve tabii acı.

PTT’nin zam taktiği

Milli olduğunu sandığımız, ama her hareketinden böyle olmadığı belli olan PTT, bizi şaşırtmaya devam ediyor.

Her ay otomatik zam yapıyor. Bir ay önce gönderdiğiniz mektup, gazete ya da kargoya şimdi farklı ödüyorsunuz.

Eğer burada enflasyon hızı takip ediliyorsa ve bu uygulanıyorsa normal ama “Kafam esti, zam yaptım“ mantığı varsa vay ki vay.

Milli kurumların halkı gözeten politikalarını ne yazık ki artık göremiyoruz. PTT, kötü bir örnek. Hizmet sunumunda yaşattığı zaaflar, acımasız fiyat politikasıyla, önü alınamaz bir noktaya geldi. 

Birilerinin “Dur” demesi lazım da acaba kim?

İBRAHİM ORMANCI

Kırkından sonra azanı teneşir paklar. Kırkından sonra yazanı da hapishane. Ülkemizde yazar olmak kolay mı öyle?

***

Beşikten mezara kadar oku okumasına ama maval okuma yeter!

***

Kuru temizlemeci işler kesatlaşınca kuş besliyormuş. Milletin üzerine etsin diye!

***

Sabreden derviş bile yandaş kanalları bile izleyince delirmiş!