84 yıl önce her yaratılan gibi günü geldiğinde (Her can ölümü tadacaktır. Sonunda Bize döneceksiniz./Ankebût Suresi - 57. Ayet Tefsiri) aramızdan ayrılan, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü anmak için saat 09.05 iki dakika süreyle Türkiye’de hayatı durdurmak, “Türk, Öğün, Çalış, Güven” sözüne nasıl bir katkıda bulunuyor dersiniz. Yazılı basın, TV ve radyoda yapılan günü kurtaralımın ötesine geçmeyen gazete yazıları, radyo ve TV’deki programlara katılan, sözde en Atatürkçü siyasetçi, aydın! ve seçkin kişilerin, Atatürk’ün hatırasının arkasına gizlenerek, kendileri gibi hayat yaşamayan, düşünmeyen, kendisi için değil, ait olduğu aziz milleti için çalışan, sömürgeci emperyalist, kapitalist sisteme boyun eğmeyen, milli egemenlik şiarı olan (Millî egemenlik uğrunda canımı vermek, benim için vicdan ve namus borcu olsun. G.M.K. Atatürk.) T.C vatandaşlarını küçük görmelerini esefle izlemekteyiz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının, milletten aldıkları güç ve destekle, dahili ve harici bedhahlara karşı verdikleri bağımsızlık savaşı sonrası kurulan Türkiye Cumhuriyeti dünya üzerinde eşi benzeri görülmemiş bir olaydı. Gazi Mustafa Kemal Atatürk, vefat ettiği gün dünyanın çeşitli ülke liderlerinin demeçleri ve basınlarında çıkan aşağıdaki yazıların, bizdeki sözde Atatürkçüler, aydınlar ve kerameti kendinden menkul elit tabakanın ufku görmesine yardımcı olacağını düşünüyorum. “Akıllı ve barışçı yöntemlerle gerçekleştirdiği eseri halkların tarihinde izlerini bırakacaktır” (Fransa Cumhurbaşkanı) “Atatürk gibi dehalar sadece görünüşte ölürler. Oysa, gerçekleştirdikleri  eserler daima hayattadır“ (Tahran Gazetesi-İran) “Atatürk yirminci yüzyılın en büyük mucizesidir” (National Tidence Gazetesi-Danimarka) “Eğer tarih bir kalbe sahip olsaydı, Mustafa Kemal`i mutlaka kıskanırdı” (Tchang Yang Yeke Pan Gazetesi-Çin) Gazi Mustafa Kemal Atatürk, içinden çıktığı, sömürgeci emperyalist kapitalist devletlere karşı, verdiği savaşta omuz omuza beraber yürüdüğü milletine duyduğu güveni, arkadaşlarıyla birlikte kurdukları bağımsızlığın göstergesi olan T.C. ile ilgili söylediği şu veciz sözde görürüz. "Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır. Ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.” Her 10 Kasım geldiğinde yukarıda sözünü ettiğim zevat, hayatları boyunca düşüncesi bağımsızlık olan Türk Milletini aşağılayarak, şahsi ikbal peşinde, Gazi Mustafa Kemal’in askerleriyiz diyerek bağlılıklarını gösterenleri “Generali olsanız ne yazar it sürüleri” diyerek aşağılayan, dahili bedhahlarla işbirliği yaparken, Atatürk maskesi takmakta. Türk milletinin kalbinde eşsiz bir yere sahip Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün arkasına gizlenen dahili bedhahlar, dışarıdaki emperyalist kapitalist sömürgeci işbirlikçilerine yaranmak gayesiyle, Atatürk’ün güvendiği Türk Milletini ve Devletinin kadim tarihini, aklımızla alay ederek görmemezlikten geliyorlar, üstelik bunu yaparken ecdadımıza hakaret etmekte bir beis görmüyorlar. 10 Kasım’da rahmet, minnet ve saygıyla andığımız, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün vatan ve millet konusundaki, “Bu memleket tarihte Türk'tü, halâ Türk'tür ve ebediyen Türk olarak yaşayacaktır” diyerek ifade ettiği derin duygularını dahili bedhah zevatının anlamasına, Neyzen Tevfik’in “Şimdilik harice karşı yüzümüz olsa dahi/ Yüzümüz yok bakacak kabrine ecdadımızın./ Tükürür zannederim çehremize, vatanın tarihi.“ mısralarının yardımcı olacağını düşünüyorum! 10 Kasım günü, iki dakika boyunca dikilip saygı gösteriyor numarasıyla milleti kandırmaya çalışan, milletinin ferasetine güvenmeyen, yabancılardan dostlar edinenlere, Atatürk`ün iki veciz sözünü, en azından saygı duruşu sırasında düşünmelerini tavsiye ederim. Yabancılardan insaf ve iyilik dilenmek gibi bir ilke yoktur. Türk ulusu, Türk ilinin gelecek çocukları bunu bir an olsun akıllarından çıkarmamalıdır. Yabancı bir devletin himaye ve desteğini kabul etmek, insanlık özelliklerinden mahrumiyeti beceriksizlik ve miskinliği itiraftan başka bir şey değildir. Ne kadar anlayıp hissedebildik dersiniz!