Hayatta hepimizin “keşke” diye başladığı cümleleri olmuştur. “Keşke böyle yapsaydım” dediğimiz zamanlar… 

Vietnam sendromunu duydunuz mu bilmiyorum. Vietnam sendromu,  savaştan dönen askerlerin “artık hiç bir şey eskisi gibi olmayacak”  düşüncesi ile başlar. Ancak sendromu sosyologlar genişletmiştir. Sendrom: sadece savaşla mutabık kalmamış zorlu bir süreçten geçen insanları da kapsamıştır. Hangimiz “Artık eskisi gibi olmayacak” düşüncesine kapılmadık ki? Yaşadığımız olaylardan ağzımız yandığı için olaylara, kişilere temkinli ve güvensiz yaklaşmadık ki?

Peki, ileride pişmanlık duymamak için keşke dememek için Vietnam sendromuna kapılıp,  olaylara ve kişilere korku ile yaklaşmamak için doğru zaman nedir?

Öncelikle doğru zamanı tanımak dolu dolu bir yaşam sürmeye doğru atılan önemli bir adımdır.  İnsan ilişkileri kanser gibidir.  Bir yerde sorun olduğunda kesip atmazsanız tüm vücudunuzu sarar ve ölüme götürür. Unutulmamalıdır ki, en çok fedakârlık yaptığınız insan size en çok zararı dokunacak olan insandır.

Aslında fedakâr kelimesinin içinde doğru zaman doğru davranış biçimi saklanmıştır. Görmeyi bilen için kelimenin özüne bakmak yeterli gelecektir. İşin sırrı burada saklı.

Fedakâr kelimesi hediye bahşiş ve benzeri anlamdaki Arapça kökenli “fida” kelimesi ile kazanç kar anlamındaki Farsça “kar” kelimesinden oluşuyor. 

Biz de “özverili” anlamında kullanıyoruz bu kelimeyi. Yani bir kişi özverili, verici bir yapı sergilediği için ona “fedakâr” diyoruz.

Fida kelimesinin Arapça anlamlarında “dağıtmak, bahşiş, ödül, yardım, hibe, birini kurtarmak için verilen fidye” gibi karşılıklar görünce dedim biz de bu anlamları dibine kadar kullanıyoruz demek ki! Esasen “fedakar” olmak, özverili olmak ve aslında bunun sonucunda da kazanmak demek, yani özverili olursun katkı sunarsın ve bundan katkı alırsın. Kelimenin oluşumuna baktığımızda feda ettiğimizden kar elde etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum. Peki, neden fedakârlıkların çoğu hüsran, zarar ve keder? Çünkü fedakârlıkları da “fida” kelimesinin en sınırsız anlamlarıyla yaptığımız, fidye verir gibi kendimizi feda ettiğimiz için!

Sonra dönüp içine düştüğümüz Vietnam sendromu sonrasında bencil olmaya ve zinhar fedakârlık yapmamaya ant içiyoruz.

İşin sırrı gayet basit;  tek bakacağımız  “katkı sunmak ve kar elde etmek”. Buna göre işimizde, aile ilişkilerimizde, aşkımızda, özel ve genel tüm iletişim ile ilişkilerde sadece olması gerekeni yapmak ve gerektiği gibi davranılmasını beklemek. Feda ettiğiniz kadar kar etmemiz gerekiyor. Eğer sadece feda ediyorsak ve bir kar elde edemiyorsak işte orada keşke’lerimiz başlıyor.  Kar etmek ile neyi kast ettiğimi anladığınızı düşünüyorum. Uzunca açıklamak sizi de beni de yorar. 

Herkesin doğrusunu yaptığı haliyle en güzel ilişkileri sürdürmek mümkün iken terazinin dengesi bozulduğunda hayat bize işaretler verir. Bu işaretleri hepimiz görebiliriz. İşte tam orada o ilişkiden hızla uzaklaşmak gerekir. Peki, nedir bu işaretler? 

Birinci işaret uyumsuz değerler. Birisiyle tüm iletişimi kesme zamanının geldiğinin açık bir işareti değerlerinizin uyumsuz olması. 

İkinci işaret herhangi bir türde istismar. Birisiyle tüm iletişimi kesmeniz gerektiğinin en ciddi ve net işaretlerinden biridir istismar. Belirtilerini tanımak zihinsel ve fiziksel sağlığımızı korumak için önemlidir. Sizi incitmek, küçümsemek veya güveninizi sarsmamak istismarın en belirgin işaretleridir. Duygularınızı tüketen biriyle bir an bile birlikte olmamanız gerekir.

Üçüncü işaret güvensizlik.  Güven kişisel veya profesyonel olsun herhangi bir sağlıklı ilişkinin temelidir güven yok olduğunda o ilişki de yok olmaya mahkûmdur. Çünkü ilişkilerde güven esastır.

Dördüncü işaret manipülasyon. Birisiyle tüm iletişimi kesmeniz gerektiğinin en sinsi ve zararlı işaretlerinden biri manipülasyondur. Manipülatör insanlar başkalarını etkilemek veya kontrol etmek için duygusal ve psikolojik taktikler kullanırlar. Suçlu iken bir bakmışsınız suçlu siz olmuşsunuzdur. Hızla uzaklaşın!

Feda ettiğiniz değerlerin karşılığında bu duygularınız varsa oradan gitme zamanınız çoktaannn gelmiştir. 

Unutmayın!  “Hırsız çaldığını, soysuz sevdiğini harcarmış.”   Harcanmadığınız feda ettikleriniz kadar değer gördüğünüz bir yaşam sürmeniz dileğiyle… Haftaya görüşürüz.