Geçen hafta;

Kendinin mehdi olduğunu iddia eden kişi ona inanları dolandırıp kaçtı. 

Küçücük çocuklar, küçücük çocukları tehdit etti.

Sokakta insanlar öldürüldü.

Hayvanlar katledildi.

Uyuşturucu satanların bir kısmı yakalandı. 

Araba park etme kavgası yaşandı. 

Kadınlar sokakta güvenli olmadığını haykırdı.

Restoran zincirinin insanlara domuz eti yedirdiği ortaya çıktı.

Discort üzerinden tehlike saçanlara operasyon yapıldı.

Bunlar bir hafta içinde yaşanılanlara sadece birkaç örnek.

Ülke açık hava tımarhanesine döndü. Gün geçmesin ki, kötü haber almayalım.

Eskiden üçüncü sayfa haberleri vardı. “Toplum ahlakına ters düşen, toplumda abesle iştigal karşılanan olaylar bu sayfada yer alırdı.

İnternet gazeteciliği bu kadar gelişmemişken evlerde okunan matbaa baskısı gazetelerin üçüncü sayfasında;  olmaz artık denilen haberler yazılırdı. Bu sayfada; hayattan kesitler içeren haberler verilir,  toplum dışı yaşanılan olaylar anlatılırdı. Gazetenin geri kalanı ise magazin, siyaset ve ekonomi gibi haberlerden oluşurdu. Dedim ya eskiden bu tip haberler bir sayfayı geçmeyecek nitelikte olduğundan bu haberlere üçüncü sayfa haberleri adı verilmişti. Önceden gazetelerde olurdu. Şimdi tabi TV, internet, sosyal medya her yerde…

Ancak ne var ki, artık gündemimiz topyekûn üçüncü sayfa oldu. Öldürülen çocuklardan, cinayete kurban giden kadınlara, katledilen hayvan ve insanlara kadar her şeyimiz maalesef üçüncü sayfa…

Üçüncü sayfa haberleri artık üçüncü sayfada olmayan, hayatın ta kendisi olan haberlerdir. İpin ucu nerede koptu bilmiyorum…

Türkiye’de gündeme oturan suç-ceza ve toplumun yozlaşmasının en büyük sebebi toplum olarak sevmeyi bilmememiz. Aklınıza bunların hepsinin sebebinin cehalet olduğu gelse de bu yanlıştır. Cahil bir insan da sevmeyi, korumayı, yaşatmayı becerebilir çünkü.  

Sevilmemiş çocuklar, sevgiden yoksun bırakılmış kadınlar, sevginin kıskançlık olduğunu zanneden erkekler ve kendini bile sevmekten bihaber insanlar.

Sevdiğin çiçeği kopartmazsın. Yaşatırsın!  Maalesef sevmeyi bilmediğimiz gibi ayrılmayı da bilmiyoruz. Ayrılmanın da bir erdem olduğunun ise hiç farkında değiliz. 

Ben değil biz demeyi bilmemektir sevmeyi bilmemek. Yaşatmayı bilmemektir. Korumayı bilmemektir.

Bazı insanlar ne sevmeyi bilirler ne de sevilmeyi. Sevmek demek, sadece "seni seviyorum" demek değildir. Sevmenin içinde barındırdığı bütün anlam, mana ve değerleri vermek, göstermek ve hissettirmektir sevmek. Sevmek; sadece öpmek, okşamak, el ele dolaşmak, yemeğe çıkmak, çiçek-hediye almak mıdır? Sevmek yaşatmaktır; duygunu, o’nu, kendini… 

Güzel görmektir, güzel bakmaktır, güzel düşünmektir…

Sevmeyi bilmemek tehlikelidir, ancak sevmeyi bilmediğini bilmek daha tehlikelidir. Kaybedecek bir şeyi ve dolayısıyla sınırları yoktur böyle bir insanın.

İşte böyle insanların da kaybedecek hiçbir şeyi yoktur. Her şeyi yapabilirler..

Sevmeyi ve sevilmeyi bilmeniz ve hatta önce kendinizi sevmeniz dileğiyle haftaya görüşürüz..