Bir Ramazan ayını geride bıraktık. Orucunu tutanlardan Allah razı olsun. Bu Ramazan’da bana mı öyle geliyor bilmiyorum ama bir iftar furyası yaşandı. 700 kişilik iftar. Yetmez, 800 kişilik iftar. O da yetmez, bin kişilik, iki bin kişilik iftar. Galiba Reis’in İstanbul’da verdiği iftar rekor kırdı. Beş bine yakın davetlisi olmuş. Karşıdan bakarsanız çok güzel bir şey. İçine girerseniz; bir şeyleri fark edersiniz. Şunu görürsünüz mesela: O kentin A protokolü mutlaka iftar yemeğindedir. Adamlar, bir ay boyunca evlerinde oruç bozmadılar, iftar açmadılar. Yine şunu görürsünüz: Pek çok masa boştur. Hesap kitap yapılmadan iftar yemeği verilmiştir ve yenmeyen yemekler ne olmuştur mesela. İftar yemekleri, İslam’ın en güzel geleneklerinden biri. Ama açı gözeten bir gelenek. İnsanların kaynaştığı bir gelenek. Protokole 40 santim yükseklikteki platformda döşenen masalar, bu geleneğe hiç uygun değil. Bazı iftar yemeklerini gastronomik mantıkla değil, İslami uygulamalarla düzenleme ihtiyacını görürsünüz pek çok örnekte. İftar yemekleri, mercimek çorbası, tas kebabı, pilav ve Kemalpaşa tatlısı dörtlüsünden ibaret olmamalı, çeşitlendirilmeliydi mesela. Gelecek Ramazan, iftar yemekleri sayısal yarıştan kurtarılmalı, ilahi bir kılıfa bürünmeli diye düşünüyorum. İnşallah diye ekleyerek.

Ankara Palas Oteli

Konak’ta Kemeraltı girişinde soldaki ilk bina, bir zamanlar İzmir’in en lüks otellerinden biri olan Ankara Palas Oteli idi. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yapılan bu bina, Hükümet Binası ile Sarı Kışla arasında yer alıyordu ve konumu itibariyle daha çok Sarı Kışla’da görev yapan askeri erkana hizmet veriyordu. Sarı Kışla’nın hemen altında kentin en eski tatlıcılarından Ali Galip Bey’in Pastanesi bulunuyordu ve burası özellikle İzmir sosyetesinin buluşma yeriydi. 19 odası bulunan otelin 1934 yılındaki oda fiyatı 5 liraydı ve bu o yıllar için önemli bir paraydı. Celal Bayar, Adnan Menderes gibi siyasiler, İzmir’e geldiklerinde bu otelde konakladılar. 1950’li yıllardan sonra otelin önündeki tramvay durağının adı 14 Mayıs Durağı olarak değiştirilmişti. Nafiz ve Kemal Bey’ler tarafından 1930’lu yıllardan itibaren Sarı Kışla’nın yıkıldığı yıla kadar işletilen otelin konukları arasında Yahya Kemal Beyatlı, Zeki Müren, Müzeyyen Senar ve Safiye Ayla gibi ünlü isimler yer alıyordu. Yahya Kemal Beyatlı’nın, caddeye bakan odası, sahibi tarafından sıkça kullanılırdı ve üstad, bu otelde konakladığı günler, yemek için Kemeraltı’na girer, Birinci Beyler Sokağı’ndaki Ekmekçibaşı’nda yemek yer, doymaz ve yanlış izlenim vermemek için ikinci siparişi vermek yerine kalkıp cadde üzerinde sol sırada yer alan Şükran Lokantası’nda nefisini körletirdi. Yılbaşı baloları , sosyetik davetler hep burada yapılırdı ve Ankara Palas Oteli, 1970’li yılların başına kadar hep saygın bir işletme olarak isim yaptı.

Neden istifa etmediler ?

Muhalefet, üzerinde gereği gibi durmadı. Türkiye’de 1950 seçimlerinden beri, seçime bir ay kala İçişleri, Adalet ve Ulaştırma Bakanları görevlerinden istifa ederler. Seçimlerin şaibesiz geçmesi için. Ve 73 yıldır uygulanan bir gelenek bu defa delindi, uygulanmadı. Muhalefetin cılız isyanı da işe yaramadı. Oysa bu istifalar, o kadar gerekliydi ki… Şimdi bütün bakanlar, üstelik imkanlarını da kullanarak seçim propagandalarına katılıyor ve ülke üzerinde kuşku bulutları oluşturuyorlar. 1950’den beri yapılan uygulamada; bu istifa eden bakanların yerlerine tarafsızlığı ile tebarüz etmiş kişiler getirilir ve seçim selameti sağlanırdı. Yarın çıkabilecek bir tatsızlığı kim nasıl izah edecek, bilmek mümkün değil.

Seçime 15 gün kala

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, seçimden önce bazı yasaların çıkarılacağını söyledi. Bakanlık olarak gerekli çalışmaları yaptıklarını ve bunları Meclis’e getireceklerini açıkladı. Seçime kalmış 15 gün. 15 gün kala yasa çıkarmak, gelecek iktidarı zor durumda bırakmak demektir. İpotek altına almaktır. Belki, çıkarılacak yasa, yeni bir hükümet geldiğinde kabul edilemez olacaktır. Belki, iptali de mümkün değildir. Birkaç tane daha oy almaktan başka hiçbir amacı olmayan bu girişim, siyasi ahlakı da zedeler. Yasa çıkaracaksan; oturursun muhalefetle anlaşırsın ve onun tam desteğini sağlar, Meclis’ten tulum çıkarsın, o zaman tamam. Bu haliyle hükümet, kaybedeceğini anlayan belediye başkanlarının giderayak belediyeyi batağa sürüklemesine benzer bir durum yaratmıştır.

İbrahim Ormancı - Duvar Yazıları

Mülakatı kaldıracakmış. Bunca hakkı yenenler sizi mülakata bekliyor efendim! *** Doğalgaza gelen indirimi evde tüpgaz kullanan bir insan olarak ne kadar sevinsem yeridir! *** Lotodan bana para çıksa, hemen bir çuval kuru soğan alırım eve. Paraya acımam yeminle! *** Müslüm Gürses bile geçmişte '' İtirazım Var '' demişti. Neden bunca olan alengirli işlere kimse itiraz etmiyor? *** Türk Parası yüzde 30 değer kaybedilirmiş. Paramız pul oldu demeyin. Bir pul kaç TL haberiniz var mı ? *** AKP'nin seçim vaadi ihale kanunun değişmesiymiş. Muhalefeti de yaparsa AKP yapar! *** Liste dışında kalan aşkta kazanabilir mi? Listede olmak da bir nevi kumar değil mi söyle kurban olduğumun?