İsrail’i düşman görürsen, Filistin’i dost sayarsın.
Ama durum öyle değil.
Tarihsel bir tahlil, hepimizi doğruya ve gerçeğe götürür.
Siyonizm, İsrail’in her şeyi demek değildir. Siyonizm, salt İsrail devletinin de başaracağı bir şey değildir.
Global bir politikadır ve merkezi Amerika’dır, Fransa’dır.
İsrail’de bize dost insanlar yaşıyor. Çoğu İstanbul’dan, İzmir’den, Tire’den gitme.
Varlık vergisi, 6-7 Eylül Hadiseleri vs.
İsrail’de devlet başka, halk başka bir şeydir. Devlet size sıcak bakmaz ama halk; eğer o ülkeyle giderseniz sizin aç açık bırakmaz.
İsrail-Filistin Savaşı’nı sadece dinsel açıdan değerlendirirsek yanlış yaparız. Bütün Müslüman Araplar gibi Filistin de bize dost bir ülke değildir, olmamıştır.
Yaser Arafat, Batı Şeria, El Fetih…
Bunlar, yıllarca beyinlerimize kazandı.
Yaser Arafat, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımadı, Makarios’un dostu oldu, Batı Şeria ve El Fetih, Türkiye’ye anarşist yetiştiren birer mihrak oldular. Bu kamplarda yetişen militanlar, yıllarca bu ülkeye kan kusturdular.
Amerikan düşmanı olarak yetiştirildiler, sonunda ya çocuklarını Amerika’da okuttular, ya da kendileri Amerikan vatandaşı oldular.
Dostu, düşmanı ayırt etmenin tam zamanı. Siyonizmi benimsemiş İsrail Devleti değil ama İsrail halkını karşımıza almayalım. Onları İspanya’daki zulümden biz kurtardık.
Tahlilimizi iyi yapalım. Müslüman kimlikle yetinmeyerek daha geniş düşünelim.
Beklentileri farklı
Yerel seçimler yaklaşıyor ya; bazı tipler ortaya çıkıp aday adayı olduklarını açıklıyorlar.
Seçilmeleri, milyonda bir bile ihtimal dahilinde değil.
Bunu onlar da biliyor ama inat ediyorlar.
Çünkü kendilerince kendilerinin reklamını yapıyorlar. Emlakçıysa emlakçılık alanında, köfteciyse o alanda, hep kendilerini ünlendirdiklerini sanıyorlar.
Ama sistem, lehlerine çalışıyor., Bunu da bir partinin ilçe başkanı arkadaşım, harbiden açıkladı:
“Bu tiplerden yönetilmesi kolay meclis üyesi olur. Biz de bu amaçla değerlendiriyoruz, iyi oluyor.
…
İyi de ya hiç kazanma ihtimali olmayan partilerin aday çıkarmalarına ne demeli?
Aynı arkadaşım, ona da açıklık getirdi:
“Türkiye’de onlarca tabela parti var. Çoğu, ünlü değil, ünlenmeyi beceremiyor. Seçimlerde adları geçince onlar da mutlu oluyorlar. Başka nasıl başarabilirler ki ünlenmeyi?”
Küskünler partisi doğar mı?
CHP'de Kurultay sonrası, kaybeden tarafın bir küskünler partisi kurup Muharrem İnce'nin durumuna düşüp düşmeyeceği konusu şu günlerde ciddi ciddi konuşuluyor.
Böyle bir parti kurulsa son seçimlere kadar örgütlenemeyeceği için sandıkta etkili olamayacaklar. Ama küskünlüğü sandığa gitmeyerek gösterecekler de olabilir deniyor.
Genel seçim sonuçlarının CHP'de oluşturduğu umutsuzluğa bir de bu eklenirse CHP'nin işi kolay olmayacak.
İyi Parti ve HEDEP aday çıkarmakta kararlı görünüyor. Bu da CHP için ayrı bir dezavantaj.
AK Partililerin tırnaklarını bir birine sürtmesi boşuna değil.